Önceki makalede tüm kamu oyu araştırmacılarını, anketçileri ters köşeye yatıran Trump’ ın ABD başkanı olma sürecinde milyonlarca dolar aktardığı Cambridge Analytica sayesinde Facebook manipülasyonlarıyla imkansız denileni nasıl başardığını anlatmaya başlamıştım.
Kaldığım yerden devam edeyim..
Facebook sayfalarında yer alan reklamların içeriği daha da ilginç ve asıl manipülasyon orada devreye giriyor. Anlayacağınız platformda arz-ı endam etmeye başlayan reklamlar da masum değil.
Cambridge Analytica Facebook kullanıcılarının beğenilerinden, arkadaş gruplarının paylaşımlarına ve daha pek çok veriyi yapay zeka havuzundan yararlanıp adına yakışır biçimde analiz ediyor. Ve ardından kişiye özel reklamlar, mesajlar verilmeye başlanıyor.
Diyelim ki, adaylar açısından kıl payı kazanılıp kaybedilecek bıçak sırtı bir bölge var. Bölgede örneğin muhafazakar, az eğitimli, paralı bir grup belirleniyor. Ardından bu kişilere yönelik ya hoşlanmayacakları veya rakip adayı abartılı biçimde güçlü gösteren bir dizi reklam sunuyorlar.
Örneği ABD’ den verecek olursam; diyelim ki kürtaja karşı olan tutucu bir Cumhuriyetçi seçmeni facebook paylaşımlarına ve beğenilere bakarak belirlediniz.
Yapay zeka deposu bu bilgileri değerlendirip hemen harekete geçiyor..
Sonrası kolay: Demokrat aday kazanırsa kürtajın azgınlaşacağı, ahlakın yerlerde sürüneceği gibisinden söylemleri reklamlarla iletmek te mümkün, ülke elden gidiyor gibisinden gözünü korkutmak ta..
Göçmen düşmanlığı, küreselleşmenin işsizliği körüklediği ve Cumhuriyetçi aday kazanırsa göçmenleri geldikleri yere geri göndereceği ve benzer bir sürü göz korkutmaya yönelik propaganda söylemi..
Bununla da kalmıyorlar.
Trump’ a kesinlikle karşı Demokratları yürekten destekleyen ve sandığa gitse kesinlikle Demokrat adaya oy verecek kısaca ikna edilmesi imkansız bir profile karşı da onu oy kullanmaktan vazgeçirecek, demokrasiye inancını zedeleyecek içerikler yollamaya başlıyorlar.
Kısaca veri analizi sayesinde elde ettikleri seçmen profilini kendi müşterilerine oy vermesi yönünde ikna ediyorlar. Bunun mümkün olmadığı hallerde ise sistemden soğutup sandığa gitmemesini sağlıyorlar.
İşin ilginci Cambridge Analytica bu ‘anahtar teslimi seçim kazandırma’ işini sadece ABD’ de yapmamış.
2013′ te Kenya seçimlerini maniple ediyorlar, Brexit kararının çıkması için de İngiltere’ de faaliyet gösteriyorlar.
Başka ülkeler var mı? Meçhul..
Kenya kimsenin umurunda olmayabilir.
Ama dünyanın egemen gücü ABD’ de daha az oy almasına karşı kritik eyaletlerde kişiye özgü reklam ve mesajlarla Trump’ a seçim kazandırılmasının, sonuç itibariyle dünyanın kaderini, gidişatını nasıl değiştirildiği de ortaya çıkıyor ve bu ürkütücü bir tablo..
Övünülen demokrasinin siber ortamda hayata geçirilen yapay zeka ürünü oyunlarla ne hale geldiği gözler önüne rahatsız edici tüm boyutlarıyla serilince ne mi oluyor?
Facebook özür dileyip Cambridge Analytica ile yollarını ayırıyor. Zaten fiilen ABD seçimleri proje bazında amaca uygun tamamlanınca CA’ da dükkan kapatıyor.
Aradan geçen dört yılda yapılanların tümü bundan ibaret..
Facebook,tüm hızıyla ve kimbilir geliştirdiği hangi yeni yöntemlerle hayatımızı etkilemeye devam ediyor.
Trump yerine Clinton kazansa dünya nereye doğru savrulurdu?
Yanı başımızdaki Suriye savaşı, Putin’ in Suriye ve Ukrayna müdahaleleri mümkün olur muydu?
Yüzlerce yıllık Rusya’ nın Karadeniz kapalı havzasından çıkıp sıcak denizlere inmesi hayalden gerçeğe döner miydi?
Sorulara verilecek tüm cevaplar spekülasyondan ibaret ama tek gerçek var:
Mevcut hukuki yapı, Facebook/ Cambridge Analytica iş birliğiyle ortaya çıkan ve dünyanın kaderini etkileyerek milyonlarca insanın hayatına mal olan böylesine aşağılık bir projeyi engellemekten aciz..
Müesses nizamın artık günümüz teknolojileriyle başlayan yeni dönem kampanyalarına, bugüne kadar geçerli olduğuna inanılan kuralların birer birer yıkıldığına en iyi örnek bu makale kaleme alınırken ortaya çıkan son gelişme..
2020 ABD Başkanlık seçimlerinde Demokratlar henüz Trump’ ın karşısına kimi çıkaracakları konusunda karar vermiş değiller.
Sanders var ama, onun savunduğu değerlere ve hayal ettiği dünyaya henüz partisinin delegeleri bile hazır değil.
Son aylara kadar Obama döneminde başkan yardımcılığı görevini sürdüren Joe Biden önde görünüyordu.
Ancak bugünlerde yeni bir isim çıktı sahneye..
Eski New York Belediye başkanlarından dolar milyarderi ve dünyanın en yaygın finans kanallarından Bloomberg TV’ nin de sahibi Michael Rubens Bloomberg kasım ayı sonlarında sürpriz biçimde aday olacağını açıkladı.
Aslında Bloomberg’ in kendisi bir Cumhuriyetçi ama Trump’ tan ülkeyi kurtarmak! amacıyla aday olmaya karar verdiği iddiasında..
Bloomberg demokratları ikna edip gerçekten Trump’ ın karşısına çıkarılır mı? Çıkarsa kazanır mı?
Bu sorular elbette önemli ama makaleyi ilgilendiren yanı yapay zeka ve etik..
Ne ilgisi var derseniz?
Onu da sonraki makalede yanıtlamaya ve kural tanımaz yeni akımlarla demokrasinin etik anlamda nasıl ciddi sınavlardan geçmekte olduğunu anlatmaya çalışayım..