Anasayfa / Köşe Yazıları / Yonca Yiğit “Çocuklar İHMAL VE İSTİSMAR TEHLİKESİNİ Nasıl Yorumlar?”

Yonca Yiğit “Çocuklar İHMAL VE İSTİSMAR TEHLİKESİNİ Nasıl Yorumlar?”

Cinsel istismar, yalnızca fiziksel bir ihlal değil; çocuğun ruhsal dünyasında derin yaralar açan, uzun vadeli etkiler bırakan çok boyutlu bir travmadır.
Ne yazık ki, birçok çocuk maruz kaldığı istismarı ifade edemez ya da yaşadığının istismar olduğunun farkında bile değildir.
Çünkü çocuklar, yaşadıkları olayları yetişkinler gibi değil, kendi bilişsel ve duygusal kapasiteleri doğrultusunda yorumlar.

Çocuk, yaşına göre dünyayı anlamlandırır. 3 yaşındaki bir çocukla 10 yaşındaki bir çocuğun tehlike algısı, beden sınırları ve mahremiyet bilinci çok farklıdır.

Bu farklılık, istismarın çocuğun zihninde nasıl yer edindiğini ve bu olayla baş etme biçimini de doğrudan etkiler.

“Korktum ama anlayamadım…”

Özellikle erken yaşlarda çocuklar, kendilerine yapılan müdahaleyi anlamlandıramaz.
Sadece bir huzursuzluk, korku ya da karışıklık hissederler. Çoğu zaman, yaşadıklarının yanlış olduğunu bile bilemezler.

Çocuğun ifadesi “biri bana dokundu” olabilir ama bu cümle çoğu yetişkin için sıradan bir temas gibi algılanabilir.
İşte burada çocuğun sözcüklerinin altını okumak, beden diline dikkat etmek ve duygusal tepkilerini gözlemlemek gerekir.

Sessizlik, bazen haykırışın diğer adıdır.

Bazı çocuklar içe kapanır, bazıları ise öfke patlamaları yaşar.
Kimisi altını ıslatmaya başlar, kimisi cinsellikle ilgili yaşına uygun olmayan sorular sorar ya da davranışlar sergiler.

Bu davranışlar,çocuğun yaşadığı travmayı dışa vurma çabasıdır.
Ancak çoğu zaman bu belirtiler “davranış bozukluğu” ya da “huysuzluk” olarak değerlendirilir.

Mahremiyet eğitimi bir önlem değil, haktır.

Çocuklar “iyi dokunuş – kötü dokunuş” ayrımını yapabilecek yaşa geldiklerinde, bedenlerinin onlara ait olduğunu bilmeli ve “hayır” deme hakkına sahip oldukları öğretilmelidir.
Bu eğitim yalnızca istismarı önlemenin değil, çocuğun kendi sınırlarını koruyabilmesinin ve özgüven geliştirmesinin de temelidir.

Çocuklar anlatmaz; biz anlayacak kadar yakın, güvenilir ve dikkatli olmalıyız.

Unutulmamalıdır ki bir çocuk ancak kendini güvende hissederse yaşadığı kötü bir deneyimi paylaşabilir.

O yüzden istismar sadece yaşandığı anda değil, anlatılmadığında da büyür.

Ebeveynlere, öğretmenlere, uzmanlara düşen görev ise sadece dinlemek değil; çocuğun kelimelere dökemediği duygularını okuyabilmek, ona güvenli bir alan sunabilmektir.

Çocukların yaşadığı istismar vakaları karşısında utanan onlar olmamalı. Sessizliğin yükünü çocuklara bırakmak yerine, koruyucu bir toplum inşa etmeliyiz. Çünkü çocukların sustukları yerden, toplumun sorumluluğu başlar.

 

Çok Okunan Haber

İnfaz Yasası makyajıyla genel af: PKK detayı komisyonu böldü

Meclis’e daha gelmeden tartışmalara neden olan İnfaz Yasası düzenlemesine İYİ Parti’den olumsuz yanıt geldi. “İnfaz …

istanbul medyum gerçek medyum papaz büyüsü ask büyüsü baglama büyüsü asik etme büyüsü medyum chip satin al zynga chip satisi hayvan hastanesi antalya veteriner köpek hastanesi antalya escort
Araç çubuğuna atla