Çocuk yoksulluğu, yalnızca maddi eksikliklerle sınırlı bir sorun değil;çocukların bilişsel, sosyal, duygusal,cinsel ve psikomotor gelişim süreçleriniderinden etkileyen bir krizdir. Yoksul ailelerde büyüyen çocuklar, erken yaşta yeterli eğitim materyallerine ve zihinsel uyarıcı çevreye erişimden mahrum kalabilir.
Bu durum, beyin gelişimini olumsuz etkileyerek öğrenme güçlüklerine, dil becerilerinde geriliklere ve akademik başarıda düşüşe neden olur.
Yoksulluk içinde büyüyen çocuklar,genellikle stres dolu bir çevrede yaşadıkları için bilişsel gelişimlerinde geri kalma riski taşır.
Yoksulluk, çocukların sosyal ve duygusal
gelişimlerini de önemli ölçüde etkiler.
Maddi imkânsızlıklar nedeniyle sosyal
aktivitelere katılamamak,çocuk akran ilişkilerini zayıflatır ve toplumsal aidiyet hissini olumsuz etkiler.
Ayrıca, yetersiz beslenme, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği ve ebeveynlerin uzun çalışma saatleri, çocukların hem fiziksel hem de duygusal güvenliğini tehdit eder.
Sürekli stres ve güvensizlik ortamında
büyüyen çocuklar, özsaygı problemleri ve
davranışsal sorunlar yaşayabilir.
Cinsel ve psikomotor gelişim açısından
da yoksulluk büyük riskler barındırır.
Yetersiz sağlık ve hijyen koşulları,ergenlik döneminde çocukların bedenleriyle ilgili sağlıklı bir algı geliştirmelerini zorlaştırabilir.
Ayrıca,psikomotor gelişim için kritik olan
hareketli oyunlar ve spor faaliyetlerine
erişim eksikliği, motor becerilerde geriliğe
yol açabilir.
Bu olumsuz etkilerle baş
edebilmek için devlet politikalarının
yoksulluğu azaltmaya, eğitim fırsatlarını
artırmaya ve çocukların gelişimseli ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanması gereklidir.
Unutulmamalıdır ki her çocuğun sağlıklı büyüme hakkı vardır; bu hakkın sağlanması, geleceğimizin güvencesidir.
UZMAN YONCA YİĞİT
ÇOCUK ERGEN GELİŞİMİ VE AİLE DANIŞMANI
