Altmış gün sonra Türkiye yeni bir seçim yapacak.
Bizler için olmak yada olmamak.
Yirmi yıllık iktidar ilk defa bu kadar yıprandı,ilk defa bu kadar tartışılır oldu.
Ve hergün çeşitli sınavlar ile kan kaybediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı tüm ülkede büyük heyecan uyandırdı.
Ama gelgelelim bu heyecanlı seçmen,milletvekili müracatlarının başlaması ile birlikte sosyal medya dahil her platformda tartışmaya başladı.
Öyleki tartışmaların dozu gittikçe artıyor,insanlar tutuştukları kavgaların sonunda birbirlerini kırarak ayrışmaya başlıyorlar.
Tamda birlik beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde bizler yine boş tartışmalar ile hedefimizden uzaklaşıyoruz.
Pek tabiki herkes aday adayı olabilir.
En doğal hakkı,olur olmaz o kısım kişinin bileceği iş.
Bazıları bu işi meslek haline getirip sulandırıyor olsada şu günlerde tartışmayalım.
Evet ön seçim olmalı ama maalesef şimdi seçim takvimi buna müsait değil.
Kentimizde de aday adayları bir bir çıkıyor,gidip müracaatını yapıyor.
Sonra bunu gören yurdum insanı başlıyor sallamaya.
İyide ülkemizde milletvekili olmak için bir kıstas bir kural yok ki.
Dosyayı kapan müracaat parasını cebine koyan soluğu Ankara’da alıyor.
Müracaatı yapıp sosyal medyada bir resim ile adaylığını ilan ediyor.
Neticede bu işe son noktayı partinin yetkili organları koyacak.
6 Şubat’tan bu yana yaşamadığımız acı kalmadı. Depreminden tut sel afetine kadar.
En son kentimizde tüm üreticiyi felç eden dolu’yu da unutmayalım.
Tam yaralarımızı saracakken başka bir acı peşimize düşüyor.
Bir acı dinmeden diğer acı yüreğimizi yakıyor.
Sözün özü birbirimizi sevelim,az sabırlı olalım,bozuk ekonomik koşullar nedeniyle canımız burnumuzda ama bu öfkeyi birbirimize patlatmayalım.
Bakın aydınlık günlere az kaldı diyoruz ama bir oy fazla almak yerine her gün kendi oylarımızı ayrıştırarak bir bir kaybediyoruz.
Unutmayın bizler kavga ettikçe birileri bize gülüp avuç ovuşturuyor.
Yarın biz bir birimizi yerken birileri atı alıp Üsküdar’ı geçmesin.
İktidarın oyunlarına dikkat edin oyuncu olmayın.