trrrrum, trrrrum, trrrrum!
trak tiki tak!
Makineleşmek istiyorum!
Beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
Her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
Tükürüklü dilim bakır telleri yalıyor,
Damarlarımda kovalıyor
oto–direzinler lokomotifleri!*
Toplumlar ve geleceği nasıl olacaktır.
Çağımız yeni bir başlangıcın eşiğinde.
Bu eşikte hem gerçeklerin Dünyası(doğal) hem de hayallerin dünyası(sanal) yaşamın ortağı olarak yer mi, alacaktır?
Teknolojinin durmaksızın gelişiyor olması bizlere daha fazla refah ve esenlik getirmiş midir?
Daha özgür mü olmuşuzdur yoksa daha kontrol edilebilir hale mi gelmişizdir?
“Büyük Birader’in”** gözünü durmaksızın bize dikiyor olması daha güvende hissettirmekte midir?
Yâda kişiliğin sona ermesi ve dijital kişiliğin başlaması mıdır?
Daha önce ki CORONA GERÇEĞİ ve DİJİTAL DÜNYA FIRSATÇILIĞI başlıklı seri yazımız da Kapitalist toplumun son aşaması olan ve dijital toplumun ilk aşaması olan PRE DİJİTAL döneminin çok farklı bir konumu olacağını belirtmiştik. Gerçekten Bütün doğal gelişmelerin en hızlı ve uygulanabilir örnekleriyle sağlanan şartlar onun inkârını ve kontrolünü oluşturmuş olan Sanal yaşamında başlangıcına yol açmıştır.
Şimdi bu dönemde
Dijital Dünya/Gerçek Dünya,
Dijital Ürün/Gerçek Ürün,
Dijital Şehir/Gerçek Şehir,
Dijital Sınır/Gerçek Sınır,
Dijital Hastalıklar/Gerçek Hastalıklar,
Dijital Eğitim/ Gerçek Eğitimler,
Dijital Para/Gerçek Para,
Dijital Devletler/ Gerçek Devletler,
Dijital İnsanlar/Gerçek İnsanlar,
Dijital Fabrikalar/Gerçek Fabrikalar,
Dijital Evlilikler/Gerçek Evlilikler,
Velhasıl Doğal olan her objenin varlığın düşüncenin yaşamanın algının yerine Dijital karşılıkları ile yeni bir varlığın yaratılmasına ve bu varlığın bu dünya da yer almasına dair düşünce fikir ve projelerin hayata geçirilmesine şahitlik edecek olan yine bizler olacağız. Buna şans mı diyelim.
Şansızlığın en alası mı diyelim zamanla hep beraber göreceğiz.
Bize bunları hatırlatan ve gündemimize ‘jet hızıyla’ girmesine yol açan aslında yılarca önce söylenen bir virüsün PANDEMİ ye yol açmasıdır.
Ama bu gelişmeler yıllar önce başlamış ve hayatımız da vazgeçilmez derecede bağımlılık yapan DİJİTAL araç, alet ve fikirlerin ürün olarak düşüncemizle beraber yer alması, bizi değiştiren, dönüştüren müthiş bilim ve binlerce sektörle nefesimiz kadar önemsenmesi ve vazgeçilmez hale gelmesini de yeni gösterdi.
Aç kalabiliyor Ama akılı telefonsuz kalamıyorduk. Hayati ihtiyaçlarımızı KONTÖR ihtiyacımızdan, sonrayaalabiliyorduk.
Bu en ufak örnekle hatırlatmamızı yaptıktan sonra, şimdi ‘İNSANIN DOĞAL YAPISI’ na VEDA ederek ‘DİJİTAL YAPISINA’ dönüşmesinin provaları oluşan afetler yâda ‘yaratılan fırsatların’ zorunlu olduğu ‘algısıyla’ insanların çaresizce teslim alınmasının yolarıyla dönüştürülmesi başlamış olacaktır.
Şimdi konumuz CORONA sebebiyle canımızı yakan dünyanın hali ve bize sıkıntı veren yaşantımızın muhtemelen düşündüren sorulara cevap arayalım. Çünkü bu soruların cevabı aynı zaman da bizleri nelerin beklediğine dair gelecekte ki sonumuza da ışık tutacaktır.
*Önce DOĞAL DÜNYA penceresinden geleneksel düşüncemizle neler biliyoruz?
Ne istiyoruz?
Şimdiye kadar neler oldu?
Teşhis tedavi ve sonuçları nasıl başladı sonuçları nasıl oldu?
Güven ve uygulamalar neden bu kadar tartışma yaratmadı?
Bir sonra ki yazımız da buradan devam edeceğiz.
Kalın Sağlıcakla.
DİPNOTLAR:
*Nazım Hikmet’in bundan neredeyse bir asır önce -1923’de- Sosyalizmi selamlayan gelecekçi şiiri ‘Makineleşmek İstiyorum’ la sanayileşme ve makineleşmenin Kapitalizmin sonunu getireceğini anlatıyordu.
**George Orwel 1984 Romanı ve Tele ekran sistemi ile beleğin silinmesi ve insanın algılarla yönetilmesine değinen eseri.
