Mersin’in iki rüyası vardı. Biri her sektörü canlandıracak olan bölgesel hava alanı, diğer ise kapasitesi arttırılarak Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olarak gösterilen Mersin Terminal Limanıydı.
Bu konu mersin kamuoyunda çok tartışıldı. Hava alanıAdananın da biraz naz etmesi, yan bakmasıyla ihale süreci gecikti. Daha sonra bu aksayan süreç, ihalelerdeki isabetsiz kararlar, ihale şekli, müteahhitlerin finans bulamayışı gibi nedenlerden dolayı, havaalanıyapım süreci de uzadı. Neyse ki, yeni ihaleyle artık bir iki yılda bir aksilik olmazsa, Mersin Bölgesel Havalimanına kavuşacak.
Bir diğer can simidi ise, mevcut limanın yetersizliği nedeniyle yıllardır konuşulan ve yeni hazırlanan 1/100.000 lik Çevre planına da işlenen yeni terminal limanıydı. Bugünlerde bu yeni terminal limanı üzerinde de kara bulutlar dolaşıyor.
Önce Mersin Terminal Limanı olarak geçen adı, 11. Kalkınma programında Doğu Akdeniz Terminal limanına dönüştü. Bu da tartışmalar ve kuşkulara neden olmuştu. Girişimler sonucu, ilgili bakanlık konunun bilindiğini, Mersin Limanının yapılacağını ifade etmişlerdi. Bu sözlerin arkasında durulmasını bekliyoruz. Umarız bu açıklamalar bizi hayal kırıklığına uğratmaz.
Ancak bizi korkutan, yanılma psikolojisine sokan gelişme ise, yeni terminal limanının önünde bulunan Soda Sanayine ait alanın Propilen fabrikasının yapılmasına ayrılması oldu.
Bu karar hem korkutucu, hem de “Mersin’in Kalbine saplanacak bir bıçak” gibi tüm kenti yaralamış durumda. Bu kadar sanayiye ayrılmış yerler dururken, hem Mersin Serbest bölgenin genişleme alanı hem de limanın girişine nasıl böyle bir fabrika düşünülür. Gerçektenanlaşılır gibi değil. Umarım altından başka şeyler çıkmaz. Bu fabrika tarafından ilgililerin ve çevre bilimcilerinin açıkladığına göre, zehir atıklarının nasıl bertaraf edileceği de ayrı bir problem. Mersin adına alınabilecek en kötü kararlardan biridir.
Bu konu Büyükşehir Belediye Meclisinde tartışılırken, Belediye Başkanı Vahap Seçer sitemli ve net şekilde tavrını ortaya koydu. Bu fabrikanın yaratacağı olumsuzlukları, ilgili bilgileri müdürlüklerinden aldığı raporlarla kamuoyuna anlattı. Başkan Seçer, kararlarının olumsuz olduğunu birkaç kez dile getirdi. Bu arada geçenlerde basına yansıdığı kadarıyla MESİAD Başkanı Hasan Engin’in konuya sadece kendilerinin sahip çıktığını dile getirmesi doğru bir yaklaşım değil. Birçok gazeteci konuyu günlerce işlediler. Büyükşehir ise, aylar önce Bakanlığın böyle bir talebine olumsuz cevap vermişti.
Bu gibi konularda Mersin kamuoyu bir bütünlük içinde hareket etmeli. Bu tür girişimler Büyükşehir ve STK’ların ortak girişimleriyle ele alınmalıdır. Büyükşehir’in içinde olmadığı hiçbir girişim istenilen sonucu elde edemez. Başkan Vahap Seçer ise, bu konuda hem duyarlı hem de konuya vakıf bir yöneticidir. Kamuoyuna verilen demeçlerin biraz süzgeçten geçirilmesi gibi.
Ayrıca bugün sabah bir yerel gazetede, Korona virüsten dolayı Karamancılar tarihi konağında işçilerin çalışmasından dolayı Büyükşehir Belediyesi eleştiriliyor. Gazeteci olarak haber yapan kişi, önce niye işçi çalışıyor değil, iş güvenliğinin alınıp alınmadığını, gerekli sağlık koşullarının yerine getirilip getirilmediğini sorgulasaydı daha iyi ederdi. Sırf karalamak için yapılan haberlerde itibar görmüyor artık. İşçi günlük karın tokluğuna çalışan çaresiz bir emekçi. Onun evde tutulduğunda nasıl geçimini sağlayacağı sorgulanmalı.
Evet, haber yaparken, demeç verirken biraz daha dikkatli olmalıyız. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Ön yargılarımızı bir tarafa bırakmalıyız.
Semir BOLAT

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
