Ülkemizi hepimiz seviyoruz.
Baları için her şeyi yapmaya çalışıyoruz.
A partsi diyorki ben bunu başarırım.
B partisi diyorki ben başarırım.
Ortak noktalarımız bu.
Siyasi ayrım yaparak bir siyasi partiyi hizmet ettirmemek çabaları maalesef karakter zaafiyetlerinden kaynaklanıyor.
Liyakatın önemi çok fazla.
Ama maalesef gerektiği şekilde kullanılmıyor.
Benim adamım olsun,isterse anlamasın.
Ama yöneten benden olsun.
Bu anlayış ülkeyi başarıya götürmez.
Sizide başarısızlığa sürükler.
Bu gün iki konuya değineceğim.
Sorunları ve çözüm yolllarıyla birlikte.
1-Eğitim,cahil toplumu idare etmek kadar kolay bir seçmen kitlesine sahip olmak örneğin.
Sorgulamaz,araştırmaz ve okumaz.
Anlatılanları ve göstermek istediklerini izlettirerek doğruyu bildiklerini sanır ve inanarak o yolda gitmeye devam eder.
Tornavida bile tutamayan,kullanamayan bir nesil var şu anda.
Ve çabuk zengin olma hastası.
Oysa sadece mafya için her türlü para kazanma yolu mübahtır.
Her iş onlar için para kazanmak demektir.
Düşünebileceğiniz her türlü illegalite geliri düşünürler.
Bu hastalıktan gençlerimizi bir an önce kurtarmak ve eğitmek gerekir ki buda eğitmenlerin,psikologların işidir.
Bu neslin bir an önce Türk tipi eğitime ihtiyacı vardır.
Köy enstitüleri tarzı bir eğitim şeklini uygulamaya geçmelidir.
2-Tarım,bir an önce milli tarım politikasını geliştirmek ve yerleştirmek,dışa bağımlı durumdan kurtulmak zorunluluğu vardır.
İthal tohumlar hibrit tohum alamazsınız ve bir kullanımlıktır.
İthal ilaçlar artık hastalıklara çare değil.
Hastalıkları yenebilmen için en az 5 kez ilaç vermen gerekir.
İçerisindeki etkin maddeler azaltılmış ve fiatları her yıl 2 katına çıkmıştır.
Altınla yarış halindedir fiat olarak.
Gübre desen ona keza yeterli maddesi azaltılarak fiatı her yıl yükselmektedir.
Bu konularda üniversitelerimize çok iş düşmekte ve bunlara biran önce çözüm bulmalıdır.
İnsan sağlığı,tarım sağlığı ile ilaç endüstrisi ve kapitalistleri boş durmuyorlar.
Kazançlarına kazanç katıyorlar.
Çözüm başa oturtulan kişiler amerikanın bilmem ne şirketinin Türkiye temsilcisi olursa bu işlerden fayda beklenmez,bende beklemiyorum.
Milli eğitim bakanını serbest bırakın.
O aklındakileri hayata geçirsin.
Ama ordinaryus profösör Emine hanım gibilerine bu konularda söz hakkı vermeyin.
Bırakın evinde otursun.
Her uzman kendi bildiği konuda konuşsun.
Yani kısacası al sana bir kaya,nerene dayarsan daya.
