Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
Geçen Sene Mersin’in en işlek caddelerinden birinde, kaldırımdan inmek üzere olan 16 yaşındaki gence dolmuş çarptı. Herkes toplandı başına.. Hava soğuk, yağmur yağıyor, çocuk kaldırımda yatıyor hemde buz gibi betonun üzerinde, şemsiye tuttuk üzerine korumaya çalıştık, tir tir titriyor örttük,kaldıramıyoruz tehlikeli olur diye ve sonradan iç kanama riski yüksek olduğunu öğrendik, iyiki hareket ettirmemişiz dedik. Ambulansın siren sesini duyuyoruz acı acı, bekliyoruz yok gelemiyor, trafikten tıkanmış..Polis geldi ama ambulans yok.. Allahım çocuk şoka girdi girecek bir 10 dakika yok arkadaş gelemedi. Ambulans değil ama mobil doktor geldi motorsikletiyle ambulanstan önce ve çocuğa İlk müdahaleyi yaptı; iç kanama olabilir dedi , Doktorlada bir on dakika bekledik müdahale sonrası ambulansın gelişini, yani neredeyse 40 dakika soğuk yağmurlu betonda yattı yaralı..Sonunda geldi yazık sağlık personeli canla başla müdahale etti mobil doktor motorsikletiyle önde arkada acı siren sesiyle yola çıktı ambulans. Sonrası mı be oldu bilmiyoruz acı silen sesiyle en yakın hastahaneye götürdü ambulans. En yakın hastahane 15 DAKİKA uzakta 40 dakikada geldi, gidişide öyleyse düşünmesi bile offff! . Emin olduğumuz mobil doktor önce varmıştır, çok önce..
Evet bunun gibi bir çok yaşanan olay var. Siren sesi duyduğumda ve trafikte yol bulmaya çalışan ambülansları gördüğümde içim cız eder.
Bu hafta Tarsus’ya buna benzer bir üzücü olay yaşandı ve duayen bir gazeteci kaybedildi.. .
Trafikteyseniz yol vermiyorsanız yada uygunsuz bir yere park halindeyse aracınız, o acı sirenin eşlik ettiği ambülansta belkide sevdiğiniz olabileceği yada sevdiklerinize yardım için gittiğini daha doğrusu gitmeye çalıştığı ihtimalini aklınızın bir köşesine yazın olma mı? Sizin duyarsızlığınız yüzünden zamanında yetişemeyeceği riskini de.. Tarsuslu başka bir gazeteci Okan Çalışkan; tanık olduğu çaresizliği yaşananları yazmış gazete köşesinde. Umarım son olur diyerek paylaşmak istedim..
” GAZETECİ MEHMET YAŞOT’UN
ÖLÜMÜ CİNAYETTİR
Önceki gün aramızdan ayrılan Gazeteci Mehmet Yaşot’un ölüm haberini ve nedenini paylaşımlardan ve haberlerden okuyarak görmüşünüzdür.
Yaşot, bu kente ve mesleğe yıllarını vermiş her kesin sevdiği değerli bir insandı.
Mehmet Yaşot’u aramızdan alan kalp krizi olabilir ama kurtulması mümkünde olabilirdi.
ÖLÜME GİDERKEN
Yaşot babayı gazetede ayak üstü sohbet ettikten sonra ben uğurladım, bisikletine bindi ve ayrıldı.
Yine değer verdiğim Merih Özyaşar’ın orada görüşürüz diyerek.
ARASI BEŞ DAKİKA
Ben Merih ağabey ile selamlaşıp bir dakika oturmadan içeri telaşla biri girerek “Yaşot baba düştü yetişin” diyerek bağırıyordu.
Koşarak gittim arkamdan Merih abi ve çocukları geldi. Yaşot baba yerde yatıyor başında ise kalabalık topluluk vardı. Onları boşalttıktan sonra ambulans çağırıp çağırmadıklarını sordum, sağ olsunlar çağırmışlar, ambulans seri bir şekilde geliyordu.
DEVLETİN YOLU, KENTİN CADDESİ İŞGAL EDİLMİŞ.
Ancak Tarsus Amerikan koleji ile Denizbank arasındaki Apti İpekçi caddesine ambulans geldiğinde Yaşot babanın yattığı yere ise 15 dakika da gelemedi.
Ambulansı süren şoför ve içindeki personel çırpınıyordu.
50 metrelik mesafeye 15 yada 20 dakikada gelemeyen ambulansın bir suçu yoktu.
O cadde sorumsuz araç sürücüleri ve uygunsuz parklar nedeniyle ambulansa bir türlü yol vermiyorlardı.
Kalp krizinde dakikalar çok önemli iken o ambulansın geçişini engelleyenler bu ölümün sorumlusudur.
Orada bulunan trafik polisleri bile yolu boşaltmakta zorlanırken sorumsuzluğun sahibi olan o araç sürücüleri bu ölümün pardon “cinayetin” sorumlusudurlar.
KAYMAKAM BEYİN DİKKATİNE
Özellikle Ticaret Odası, Ulu Cami civarı ve Kaymakamlık karşısı tüm ara sokaklar, ana caddeler araçlar nedeniyle işgal edilmiş durumda.
Defalarca dile getirdim ancak denetim yetersiz.
Oralar, Ya araçlarla kapalı yada masa sandalye atanlarla.
Yazık bu kentin gezilecek tüm yerleri kargaşa ve işgal halinde. ”
