*Bakliyat için karanlıktan aydınlığa çıkış yolu; yerli ve milli üretim*
La Recolte Du Monde’NİN 2015 sayısında yayınlanmış Sayın A.Özdemir’in bir röportajını okudum Bakliyat ile ne var ne yok diye bakarken Özdemir “Bakliyat ürünlerinin ana vatanının Anadolu olduğunu ve bakliyat ürünlerinin dünyaya ülkemizdenyayıldığını bulunduğumuz her platformda dile getiriyoruz. Ancak, bakliyat üretiminin kendi ana vatanında azalıyor olması ve bakliyat ürünleri ticaretinde dışa bağımlı hale gelmiş olmamız hepimizi üzmektedir.” Diyor röportajda Özdemir…
Sonra şöyle bakliyat ne, faydaları ne bakliyat tarihi nerden nereye gelmiş yolculuğuna çıktık. Dünyanın en büyük bakliyat tüketicileri (toplam tüketimin %40’ı) dünya nüfusunun %37’sini oluşturan Çinli ve Hindistanlılar Geleneksel Türk mutfağının ayrılmaz bir parçası olan bakliyat, son yıllarda başta ülkemiz olmak üzere dünya ülkelerinde beslenme uzmanlarının da tavsiyeleriyle tüketiminde artış sağlanmış önemli gıda maddelerinden biridir. Mutfak kültüründe bakliyat tüketiminin büyük bir önemi olan Japonya (soya fasulyesi, tofu…) , İsveç (fasulye, bezelye…) ve Akdeniz (mercimek, nohut, fasulye…) toplumlarının daha uzun yaşadığını ortaya koymuştur.
Baklagiller et ürünleri ile eşdeğer bir protein kaynağı. Yüksek çeper,bitkisel proteinler, B vitamini ve mineraller açısından zengin Beslenme uzmanları etin sahіp olduğu dоymuş yağ ve kolesterol gibi olumsuzlukların bаkliyаttа bulunmadığını da belіrtіyorlar. Demir, Potasyum, Lif açısından oldukça zengin, kolesterol ve glüten içermiyor, yağ oranı düşük… Düzenli olarak gerçekleştirilen bakliyat tüketimi yavaş sindirildiği için kan şekerini yüksеltеrеk enerji sağlayarak, koroner kalp hastalıkları ve dаmаr sеrtliğinе sеbеbiyеt vеrеn kolesterolü içеrmеdiğini, lif іçerіklerі уüksek olduğu için de bağırsak hareketlerini düzenleуip, kalın bаğırsаk ve mide kanѕerlerini, kabızlığı ve mide tembelliğini önlediğini belirten uzmanlar;anne karnında başlayan beslenmenin bebeklik, çocukluk, yetişkinlik ve yaşlılık döneminde devam etmesini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için bakliyat tüketimine ağırlık verilmesi gerektiği, doğru beslenme ve obeziteye karşı da bir savaş olduğu dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalarda ortaya koyulmuştur.
Bakliyatı vücut için olmazsa olmaz bir gıda maddesi ,dengeli ve sağlıklı beslenme için olmazsa olmaz aktörlerden yani..Kuru baklagil toprağı azot bakımından zenginleştiriyormuş ve kimyasal gübreye olan ihtiyacı azaltıyor ve ayni topraktan sürekli ve yüksek verimde ürün alınmasını sağlıyormuş..
Peki bu aktör niye bukadar az tüketiliyor ?
80li yıllardaki üretim günümüzde artık yarısı olmuş…
Yani üretim miktarı azalmakta.Niye bukadar faydalı olanı az tüketiyoruz?
Yani bu yüzden mi bakliyat ekim alanları düşüş eğilimini sürdürmekte yada başka bir sebep mi var ayrıca?
Yani üstüne üstlük dış ticaretinde ithalatçı konumu devam etmekte.
Niye ?
Ve çözüm ne?
Bakliyat ile ilgili olanlar ülkemizde sertifikalı tohum üretimi ve kullanımı oldukça düşük olduğunu,TİGEM;özel tohumculuk şirketleri sözleşmeli tohum üretimi ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile tohum dağıtımı yapsa ,çiftçilerimize nakit prim desteği yerine,ayni olarak sertifikalı tohum dağıtılsa .Sertifikalı tohum üretiminin hedeflenen seviyelere ulaşmasının ardından, sertifikalı tohum kullanmayanlara devlet desteği kesinlikle verilmese,nadasa bırakılan arazinin sadece beşte birine ilave bakliyat ekimi yapılabilse ve Münavebeli Ekim Sisteminin üretim sorunu kendiliğinden çözülecektir demektedir .Çözüm biliniyor anladığım…
Evet çözümü sektör devlet ortak işbirliği mutlaka bulmak zorunda ve insanımız için sağlıklı dengeli beslenmenin elması bakliyatın tüketiminin artması için devletimizin bakanlıklarıyla girişimlerinin olması sağlıklı nesillerimiz için şart. Mutfakların vazgeçilmezi haline gelecek bakliyat aslında çözümün anahtarı…
