Kral bir akşam bardan içeri girer. Tezgahtara yaklaşır. Hafif içkili bir adamın yanına çöker. Oradan buradan konuşurlarken sorar:
– Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
Sarhoş:
– Günde 2 bin lira.
– Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?
Sarhoş:
– 4 bin lira.
– Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?
– O zaman 5 bin liraya para demem.
Diktatör:
– Bu ne biçim iş. Köküne kadar sıkarsak?
– O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım!
Diktatör iyice şaşırıyor, adamın ne iş yaptığını da çok merak ediyor.
– Şeytan mısın, nesin? Ne iş yapıyorsun?
– Mezarcıyım!…
Dünya genelinde farklı ideolojilere ve azınlıklara gereken empatiyi göstermekten yoksunuz.. Bu olumsuzluk değişmeli. Olaya yeniden bakmak gerek barış dolu bir dünyadan çok da uzak değiliz. Tek ihtiyacımız olan şey empati.Dünya barışı için yeni bir sayfa açmak mümkün.. Sonuçta dünya hepimizin ve yaşadığımız kaos hepimizin canını yakıyor. Şiddetten uzak durmak, barış içinde yaşamak, bizden farklı olana saygı duymak hatta bunun ötesine geçerek şefkat ve merhamet göstermek de bir eğitim gerektiriyor.
Artık dünya genelinde empatiyi geliştirme yönünde atılan pek çok adım ve bilinçli çaba var. Çünkü günümüzde, empati kurmanın sosyal değişimin anahtarı olduğuna, okuma yazmayı öğretir gibi empatiyi de öğretmek gerektiğine inanan pek çok sevgi dolu insan var.Empati eğitimi, sevgi eğitimiyle de ortak bir paydayı paylaşıyor. Birini diğerinden soyutlamak mümkün değil. Çünkü empati kurabilen insanlar daha barışçıl, barışçıl insanlar ise empati kurmakta daha başarılılar. Empati kurmak kendimizi bilinçli bir hareketle bir başkasının yerine koymak demek aslında. Yani bu bakımdan sempati duymaktan çok farklı. Bilinçli bir hareket olması empatiyi yine bilinçli bir davranış olan barış hareketiyle de aynı sınıfa sokuyor. Herkesi, her kesimi empatiye çağırıyorum. Empati olmadan bu ülkede toplumsal barış olmaz.
Huzur ve barış evde başlar ve ancak evinde huzuru tadan insanlar dışarıya bu duyguyu yansıtabilirler. Evinizde huzurlu ve sakin bir ortam yaratın. Doğayla barışık kişilerin şiddet eğilimi daha azdır. Doğa yürüyüşlerine çıkın, bahçenizde, balkonunuzda ya da evin bir köşesinde bitki yetiştirin. Tohumun patlayıp yeşermesine, boy atmasına, çiçek vermesini sevgiyle izleyin. Unutmayalım ki her şey bir adımla başlıyor. Sevgiyle kalın. Ve her şeyden önce birbirinizi candan sevin. Çünkü sevgi birçok kötülüğü örter.
Mustafa Mızrak
Gazeteci / Yazar