Sosyal mesafenin korunması amaçlı 2 metreyekareye 1 kişi kuralının havayolu yolcu taşımacılığını nasıl etkileyeceğini önceki makalede ele almıştım.
Gelelim turizmin ana gövdesi konaklama sektörünün nasıl etkileneceğine..
En önemli gelişme virüs tehdidi tümüyle ortadan kalkıncaya kadar bir başka ülkeye giden yolcunun girişte karşılaşacağı uygulamalarda görülecek.
Havalimanında binilecek uçağa erişim çok daha fazla zaman alacağı gibi, inişte karşılaşılacak kontroller de beklentilerden çok daha uzun sürecek..
Büyük olasılıkla her yolcunun virüs taşıyıp taşımadığı kısa süre sonra sonucu hızlıca veren kitlerle test edilecek.
Bagajlar dünden farklı olarak ayrı bir dezenfektan işlemine tabi tutulacak.
Kısaca steril dünyayla ve bugün gördüğümüz 75 yıllık tecrübeyle oluşmuş havacılık standartlarının yeni baştan ele alınacağı yeni dönemle karşılaşmamız kaçınılmaz..
Başlangıçta her ülkenin farklı önlemler aldığını ve sonrasında bunların bir biçimde yeni standartlar olarak hayatımıza girdiğine tanık olacağız.
Örneğin İngiltere’ nin şimdiden gelen her yolcunun girişte 14 günlük karantinaya tabi tutulacağı yönünde bir plan üzerinde çalıştığı biliniyor. Böylesi bir karantina en azından ülkeye seyahat planlayan turistik seyahatleri şimdiden imkansız hale getiriyor.
Hangi aklı başında insan bir haftalık yurt dışı gezisi için 14 günlük karantinayı göze alabilir ki?
Tüm ülkelerin birleştiği bir başka uygulama ise bundan sonra gidilen ülkede yolcudan pasaportla birlikte istenecek sağlık belgesi.. Bu konuda yeni standartların ortaya çıkması ve aşı bulunsa bile uzun yıllar aranacak gerekli aşıların yapıldığını gösteren karne kaçınılmaz görünüyor.
Havalimanlarındaki kontuarlarla yapılan işlemler en aza inecek, hedef sıfır temas olacak. Düne kadar gördüğümüz uçuş kartı kuyrukları, insan yığınakları tarih olacak.
Büyük olasılıkla artık yolcu geçirmek amacıyla da olsa, uçak bileti olmayan hiç kimse giremeyecek havalimanlarına..
**
Oteller de nasibini alacak 1 kişiye 2 metrekare kuralından.
Özellikle Antalya ile özdeşleşen ‘her şey dahil sisteminin’ yeni döneme uygun bir model geliştiremezse zaman içinde yok olması kaçınılmaz gibi görünüyor..
Bin kişinin kaldığı büyük otellerde, tıklım tıklım yemek kuyruklarına girmeyi kim göze alabilir ki?
Bu nedenle büyük otellere damgasını vuran o ünlü açık büfelerin yerini daha butik mutfaklar ve alakart yemek sipariş edilen restoranlar alacak.
Bu ise maliyetleri, dolayısıyla da konaklama fiyatlarını etkilemekle kalmayacak. Başlangıçta geçici süreyle talebi canlandırmak için fiyatlarda artış görülmeyecek ancak arz/talep dengesinin sağlanmasıyla fiyatlar da verilen hizmet maliyetlerinin artmasına paralel artacak.
Bugüne kadar dilediği an dilediği yemeği tabağına doldurup, kalabalık barda içkisini yudumlayan turist görüntülerinin yerini randevuyla sınırlı sayıda misafir ağırlayan mekanların alması demek.
Bu kadar da değil..
Özellikle yaz sezonunda iğne atılsa yere düşmez plaj görüntüleri de tarihe karışacak. Sosyal mesafe kuralı kumsallarda da uygulanacak. Aralıklı şezlonglara belirli saat dilimlerinde dönüşümlü olmak üzere sınırlı sayıda insan plajlara girebilecek.
Tıpkı daha az yolcu alan uçaklarla hizmet vermek zorunda kalacak havayolu şirketlerinin bunu bilet fiyatlarına yansıtması gibi, açık büfelerin yerini az sayıda insana hizmet verecek restoranların alması tur fiyatlarını arttıracak..
Otel asansörleri başta olmak üzere insanın dokunduğu her aygıt ve aracın temassız çalışması sağlanacak. Asansörlere sesle komut verilecek.
Zaten insanların sıkılmaya başladığı ve gittikleri her ülkede benzer ortamlara hapsedildiği, açık büfe yemek, nerede olurlarsa olsunlar aynı güneş-deniz-kum konsepti dışında bir şey sunmayan genel turizm anlayışı zamanla kaybolacak.
Onun yerini alternatif turlar, sakin pansiyonlar, butik oteller alacak. Dağ turizmi, kültür turları kısaca daha az sayıda insanın bulunduğu ortamlardaki turlar revaçta olacak..
Uçak yolculuğunun pahalı hale gelmesi ve ortak ortamda yolculuğun taşıdığı riskler nedeniyle önümüzdeki dönemde özel araçlarla seyahat yeniden keşfedilecek.
Turizmciler özel araçlarıyla gelme olanağı olan yakın ülke gezginlerine yönelecek.
**
Salgın sonrası oluşacak yeni koşullardan olumsuz anlamda en çok etkilenecek alanlardan biri de kruvaze turizmi olacak.
5 bin kişiyi bir gemiye doldurup aynı havayı soludukları ortamda günlerce dolaştırmanın keyfi yanında nasıl riskler barındırdığı, çok sayıda kruvaze gemisinin karantinaya alınmasıyla ortaya çıktı. O kadar ki, çoğu ülke bu gemilerin limanlara yanaşmasına bile izin vermedi.
Önümüzdeki dönemde kruvaze turlarına ilginin azalacağını, zamanla yeni ve farklı modellemeler geliştirilmezse bugünkü yolcu gemilerinin başka amaçlarla kullanılacağını ön görmek te mümkün..