Onlarca kez emniyete başvurmuş,defalarca “beni öldürecek” demişti.
Kimi zaman karakol önlerinde, kimi zaman mahkeme salonlarında dile getirdi kadınlar korkularını.
Ama çoğu zaman bu korkular “aile içi mesele” sayıldı, “geçici öfke” dendi, “aralarında hallederler” denilerek ertelendi.
Oysa ertelenen her adalet, kadınlar için geri dönülmez bir sona dönüştü. Bugün kadınlar, yalnızca evlilik içinde değil; boşandıktan sonra da, ayrıldığı partnerin takıntısı ve öfkesiyle mücadele ediyor.
Üstelik bu süreçte yalnız bırakılıyorlar.
Boşanmak Yetmiyor: Tehlike Asıl O Zaman Başlıyor Aile danışmanlığı sürecinde çok sayıda kadınla çalıştım. Ortak bir gerçek var:
Kadınlar boşanma kararı aldıktan sonra, duygusal, ekonomik, sosyal pek çok baskıyla baş etmeye çalışıyor.
Ancak en yıkıcı olanı, eski partnerin duygusal saplantıya dönüşen “benimsin ya da hiç kimsenin” yaklaşımı.
Bu takıntı; takip, tehdit, dijital taciz, şiddet ve ne yazık ki çoğu zaman cinayetle sonuçlanıyor.
Kadın Cinayetleri Bireysel Değil, Toplumsal Bir Krizdir Bu ülkede bir kadın öldürüldüğünde, hemen ardı ardına gelen ifadeler hep aynıdır: “Daha önce de
uzaklaştırma almıştı…”, “Şikayet etmişti ama sonuç çıkmamıştı…”, “Korumak yerine uzlaştırmaya çalıştılar…” Bu söylemler artık istisna değil, sistemin olağan işleyişidir.
Kadınların hayatı, sistemin yavaşlığına, kurumlar arası iletişimsizliğe ve ‘kutsal aile yapısı’ adı altında ertelemelere kurban edilmektedir.
Aile Danışmanlığı Ne Yapabilir?
Aile danışmanları, yalnızca evlilik içindeki sorunlara değil, ayrılık sonrası süreçlere de destek verir.
Kadınların ayrılık sonrası psikolojik iyilik halleri, çocuklarla ilişkileri, sınır koyma becerileri ve tekrar sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri için danışmanlık süreci yaşamsaldır.
Ancak biz danışmanlar biliyoruz ki, kadınlara ne kadar psikolojik destek verilirse verilsin, eğer adli ve güvenlik mekanizmaları etkin çalışmazsa; verdiğimiz destek bir noktadan sonra kadının hayatını koruyamaz.
Koruma Değil, Dönüştürme Gerek
Kadınları korumaktan söz ediyoruz, peki neden erkekleri dönüştürmeyi konuşmuyoruz?
Toplumsal cinsiyet rolleri, öfke kontrol sorunları, bağlanma problemleri, toksik erkeklik kültürü…
Bunların hepsi danışmanlık sürecinin önemli başlıklarıdır.
Ancak bu konularda sistematik sosyal hizmet ve terapi politikaları uygulanmadıkça, erkeklerin sahiplenme duygusu üzerinden şekillenen “öldürme hakkı” algısı kırılmaz.
Sitemim Sistemedir
Bugün bir kadın daha öldürüldüyse, o cinayet sadece bir kişinin suçu değildir. O dosyada adını göremediğimiz ama susan, görmezden gelen, geciken, erteleyen herkes sorumludur.
Yalnızca yas tutmak değil, yüzleşmek zorundayız.
Çünkü her öldürülen kadının ardından kalan, sadece acı değil; aynı zamanda bir ülkenin utancıdır.
Kadınların hayatı, istatistik değil, yaşanmışlıktır. Her bir ölüm, geciken adaletin sonucudur. Sessiz kalmayın.
Çünkü sessizlik, şiddetin en güçlü ortağıdır.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
