Siyaset…
Kimi zaman bir kürsüde dile gelen sözdür, kimi zaman suskun bir halkın yüreğinde yankılanan çığlık. Kimi zaman bir çocuğun okul çantası, kimi zaman bir annenin mutfak alışverişidir. Siyaset sadece meclis salonlarında değil; pazarda, hastanede, sokakta, okulda, evimizde de yaşanır. Çünkü siyaset, yaşamın ta kendisidir.
Ama neden yapılır siyaset?
Aslında cevabı çok basittir: İyi bir yaşam kurmak için.
Adil, eşit, huzurlu bir toplum yaratmak için.
Her bireyin insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmesi, hayal kurabilmesi, korkmadan konuşabilmesi için…
Siyaset, bireyin değil toplumun çıkarını gözetmelidir. Siyasi güç, bir kişinin yahut zümrenin menfaati için değil, ortak iyilik için kullanılmalıdır. Gerçek siyaset, yalnızca halkı dinlemekle kalmaz; onların içinde yürür, yoksulun gözünden, işsizin duasından, öğrencinin umutlarından beslenir.
Peki siyaset nasıl yapılmalıdır?
Öncelikle, ahlakla.
Yalanla değil, hakikatle.
Korkutarak değil, cesaret vererek.
Ötekileştirerek değil, birleştirerek.
Siyaset, düşman üretme sanatı değil; yaraları sarmanın, gönüller arasında köprü kurmanın yoludur.
Karşıt görüş değil, karşılıklı saygı esastır. Gerçek siyasetçi, kendinden farklı düşünene hakaret eden değil; onun hakkını da kendi hakkı gibi savunandır.
Siyaset yapılırken ne gözetilmelidir?
Her şeyden önce vicdan.
Siyasetçinin vicdanı, halkın terazisidir.
Bu terazide terazinin dili adalettir, ölçüsü ise halkın huzurudur.
Gözetilmesi gereken bir diğer şey, hesap verebilirliktir.
Siyaset, “bana oy verdiniz, gerisini sormayın” denilecek bir alan değildir.
Halktan yetki alan, halka hesap vermelidir.
Ve son olarak, siyasetçinin gözetmesi gereken en büyük hakikat, zamanın ötesine kalan izdir.
Makamlardan, koltuklardan değil; hayırla anılacak bir izden medet ummalıdır insan.
Bugün dünyamızda siyaset, ne yazık ki çoğu zaman gücün tahkimatına dönüşmüş durumda. Kutuplaşma, baskı, hırs ve çıkar… Oysa halk, bir liderden önce bir vicdan görmek istiyor. Bir çözüm, bir umut, bir yol arkadaşı…
Siyaset, halkın acısına dokunuyorsa, çocuğun gözyaşını siliyorsa, yaşlının yalnızlığını paylaşıyorsa anlamlıdır.
Yoksa sadece nutuklarla yapılan siyaset, halktan değil, yalnızlıktan beslenir.
Bugün siyaset yeniden düşünülmelidir.
Yarının çocuklarına “biz böyle bir ülkede yaşadık” dememek için, vicdanın sesi daha gür çıkmalıdır.
Ve unutulmamalıdır ki, en büyük siyaset, insan kalabilmektir.
Dr. Ruhsar Uçar

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
