Her sabah bir kadın, “Bu sefer daha dikkatli olurum” diye evden çıkıyor. Her gece başka bir kadın,
“Belki değişir” diyerek gözyaşlarıyla uykuya dalıyor. Oysa mesele sadece bireysel değil; toplumsal,kültürel ve gelişimsel bir girdabın içindeyiz.
Peki neden? Neden erkekler kadınlara şiddet uyguluyor?
Şiddet, bir sebep değil; bir sonuçtur. Özellikle erkeklerde çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan bazı gelişimsel boşluklar, şiddete zemin hazırlayan duygusal altyapının temelini oluşturur. Gelin birlikte bakalım:
1. Duygusal İhmal ve Bastırılmışlık
Toplum, erkek çocuklara “ağlama”, “güçlü ol”, “duygunu belli etme” diyerek onların duygusal gelişimini baskılar. O çocuklar büyür, fakat kendini ifade etmeyi, duygularını tanımayı öğrenemez.
Bastırılan her duygu, ileride patlayacak bir öfke bombasına dönüşür.
2. Güçle Tanımlanan Erkeklik Algısı
Erkekliğin “güç kullanmakla” özdeşleştirildiği bir toplumda, gücünü kontrol edemeyen bireyler yetişir. Bu bireyler, iktidar kuramadığı her ilişkide tehdit algılar ve şiddeti bir çözüm gibi görür.
3. Rol Model Eksikliği ve Travmatik Deneyimler
Şiddetin gölgesinde büyüyen bir çocuk, ileride ya aynı yolu izler ya da o yolu normalleştirir.
Baba figürü sevgiden çok korkuyla özdeşleşmişse, çocuk yetişkinliğinde ilişki kurmayı değil, ilişkiye hükmetmeyi öğrenir.
4. Eşitlikten Uzak Sosyal Öğrenme
Toplumun hâlâ kadını “itaat eden”, erkeği “buyuran” rolünde konumladığı yapılar, bireyin içselleştirdiği cinsiyet algılarını şekillendirir. Kadını denetlenecek bir varlık olarak gören birey, “reddedilmeyi” hakaret sayar; sevgi değil, tahakküm geliştirir.
Şiddeti Önlemenin Temeli: Erken Müdahale ve Farkındalık Erkek çocuklarına duygularını tanıma ve ifade etme hakkı verilmedikçe, şiddet döngüsü kırılmaz.
Eğitim kurumlarında, ailelerde ve medya dilinde bu farkındalık yeniden yazılmalıdır.
Çözüm Önerileri:
• Okul öncesinden itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği ve duygusal farkındalık eğitimleri
yaygınlaştırılmalıdır.
• Baba ve erkek rol modellerin aktif katıldığı pozitif ebeveynlik programları oluşturulmalıdır.
• Erkek çocuklara yönelik duygusal okuryazarlık ve öfke kontrolü atölyeleri desteklenmelidir.
• Medyada şiddeti normalleştiren dil ve görseller yerine sağlıklı ilişki modelleri teşvik edilmelidir.
• Şiddet eğilimi gösteren bireylere yönelik zorunlu psikososyal destek ve rehabilitasyon programları uygulanmalıdır.
• Toplumda erkeklik algısını yeniden şekillendiren kamu spotları ve kampanyalar hazırlanmalıdır.
Çünkü şiddeti konuşmak yetmez. Onu büyüten sessizliği de konuşmak gerekir.
Kadınlar korkmadan yaşasın diye, erkeklerin iyileşmesine ihtiyacımız var. Toplumu dönüştürmenin yolu, bireyin gelişimsel yaralarını görmekten ve onarmaktan geçer.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
