Sivas Sivas Sivas böyle miydi kavlimiz böyle mi kucak açtın sana emanet Can’ları böyle mi sahiplendin
Koruyamadın
Saz sustu, söz kesildi,
şiir yarım kaldı,
bir halkın yüreği ateşle dağlandı.
2 Temmuz 1993…
Sivas…
Madımak Oteli’nin duvarları arasında
33 Can diri diri yakıldı.
Yanlarında iki otel çalışanı da vardı.
Hepsi bir kıvılcımla hayattan koparıldılar.
Ama asıl yanan, bir ülkenin vicdanıydı.
Orada olanlar yalnızca bir yangın değildi.
Bu bir kıyımdı.
Sanatın, düşüncenin, farklı inancın,
yaşama hakkının kıyımıydı.
Metin Altıok…
Behçet Aysan…
Nesimi Çimen…
Asım Bezirci…
Hasret Gültekin…
Muammer Aksoy…
Hürriyet Apaydın…
Serkan Doğan…
Menekşe Kaya…
Erdal Ayrancı…
Uğur Kaynar…
Belkıs Çakır…
Koray Kaya…
Yeşim Özkan…
Ve daha niceleri…
Her biri şiirdi,
halk türküsüydü,
bir ağıtın ilk notasıydı.
Hepsi memleketin aydınlık yüzüydü.
Ne uğruna yakıldılar?
Bir ozanı dinledikleri için mi?
Düşünceye kulak verdikleri için mi?
Bir semahı alkışladıkları için mi?
Festivalde buluştukları için mi?
O gün cehennem gibi bir öfke sokaklara döküldü.
Ellerinde sopalar, sloganlarla,
tekbirlerle yükseldi:
“Yakın, oteli yakın!”
Oysa içeridekilere kimse sormadı:
“Sen kimsin?”
“Niye buradasın?”
Çünkü yanmak için gerekçeye ihtiyaç duyulmadı.
Farklı olmak yetti.
Alevi olmak yetti.
Sanatçı, şair, düşünen insan olmak yetti.
Madımak’ta insan yakıldı.
Kibritle değil, nefretle tutuşturuldu.
Ve biz hâlâ o yangının küllerinde
adaleti arıyoruz.
Yıllar geçti…
Madımak Oteli,
bir “bilim ve kültür merkezi”ne dönüştürüldü,
ama ne içerideki is kokusu silindi,
ne halkın yüreğindeki isyan dindi.
Çünkü o bina, bir utanç anıtıdır.
Ve utanç, makyajla kapatılmaz.
Bugün o yangının dumanı hâlâ burnumuzda.
O canların çığlığı hâlâ kulaklarımızda.
Ve en çok da sorumluların cezasızlığı,
adaletin utancı hâlâ gözümüzün önünde.
Bir daha asla diyebilmek için,
Madımak’ı unutmamak gerek.
Hatırlamak,
yakarak değil yaşayarak,
susturarak değil konuşarak,
ötekileştirerek değil kucaklayarak yaşamak gerek.
Bu sadece Alevilerin değil,
bu topraklarda doğmuş herkesin ortak acısıdır.
Çünkü o gün yakılanlar sadece insanlar değildi.
Umutlarımız, birlik hayalimiz, geleceğimiz de alevler içindeydi.
Bugün,
bir mum yakalım onların anısına.
Ama o mum, sessizliğe değil,
çığlığa ışık tutsun.
Madımak, bizim utancımızdır.
Ama aynı zamanda bizim vicdan sınavımızdır.
Ve bugün susan herkes, yarının yangınına odun taşır.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
