Anasayfa / Köşe Yazıları / Deprem Kapıda Değil, Eşiğimizde

Deprem Kapıda Değil, Eşiğimizde

Depremler…
Ne sadece bir sarsıntıdır ne de gelip geçici bir doğal olay. Depremler, toprağın bize attığı tokattır. Yıllarca görmezden geldiğimiz gerçeklerin, duymamayı seçtiğimiz uyarıların ve ertelediğimiz sorumlulukların bir bedelidir çoğu zaman.
Toprak, susmaz. Sadece biz, kulaklarımızı tıkarız. Çünkü duymak, hazırlığı; hazırlık ise cesareti gerektirir. Oysa biz, konforumuzu kaybetmekten, gözlerimizi açmaktan ve gerekeni yapmaktan kaçarız.
Ama bazı şehirler vardır ki artık bu lüksü taşıyamaz.
Ve Mersin, o şehirlerden biridir.
Sessizliğe güvenen bu kent, sessizliğin altında ezilmesin diye bugün uyanmak zorundadır.
Bugün televizyonlarda ya da sosyal medyada izlediğimiz yıkımlar, yarın bu kentin sokaklarında yaşanabilir. “Biz burada deprem yaşamayız” inancı, kaderi değiştirmez. Bilakis, gafleti besler.
Mersin, deprem riski taşıyan iller arasında belki en üst sıralarda değil. Ancak bu durum, güven içinde olduğumuz anlamına gelmiyor. Anadolu’yu baştan başa yaran Doğu Anadolu Fay Hattı, Ecemiş Fayı, Misis Fay Zonu ve Adana-Mersin-Taşucu segmenti gibi aktif sistemlerin uzantısı üzerindeyiz. Ve bir gerçek daha var: Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, Akdeniz ile Kıbrıs arasında uzanan sismik bir fay hattının varlığını net biçimde ortaya koydu.
Bu denizaltı kırığı, sadece karada değil, denizde de büyük risk taşıyor. Olası bir büyük sarsıntı, yalnızca yıkımı değil, aynı zamanda bir tsunamiyi de beraberinde getirebilir. Üstelik bu tehdit, Mersin’in sahil şeridini doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü kentin kıyı hattının büyük bir bölümü deniz dolgusu üzerine inşa edilmiş durumda.
Marina’dan Atatürk Parkı’na, kamu binalarından yoğun nüfuslu konutlara kadar geniş bir alanda, zemin sıvılaşması riski ciddi boyutta. Bir deprem anında bu zeminler taşıma kapasitelerini yitirebilir; binalar temelden çökebilir ya da yana yatabilir. Bu, sadece bir senaryo değil; her geçen gün sessizce yaklaşan bir gerçekliktir.
Daha da ürkütücü olan ise kentin yapı stoğudur. 1999 öncesi yapılmış binlerce yapı hâlâ ayakta. O dönemin yönetmeliklerine bile uygun olmayan, mühendislik hizmeti almadan yapılmış bu binalar, bugün binlerce canı riske atmaktadır.
Peki halk olarak hazır mıyız?
Ne yazık ki hayır. Çünkü hâlâ Mersin’de “bize bir şey olmaz” inancı yaygın. Toplanma alanlarını bilenlerin sayısı yok denecek kadar az. Mahalle bazlı tahliye planları yok. Afet anında ne yapılacağına dair bir eğitim altyapımız yok.
Tüm bu gerçekler ortadayken, hala “günü kurtaran” çözümlerle vakit kaybetmek büyük bir vebaldir. Artık merkezi hükümetten ödenek bekleyerek zaman geçirme dönemi geride kaldı. Mersin’in yerel yönetimleri, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve üniversiteleri el ele vererek bu kenti dayanıklı hale getirmek zorunda.
Yalnızca ulusal değil, uluslararası destek kanalları da artık kapımızda.
Mersin için, dış kaynaklarla finanse edilebilecek projeler hayal değil; doğru planlama ve liyakatli ekiplerle somut adımlara dönüşebilir. Örneğin:
– Dünya Bankası, afet riskinin azaltılmasına yönelik kentsel dönüşüm ve bina güçlendirme projeleri için uzun vadeli finansman sunmaktadır.
– Birleşmiş Milletler Afet Risklerini Azaltma Ofisi (UNDRR), kent ölçeğinde risk analizlerinin yapılmasına ve eylem planlarının geliştirilmesine teknik destek sağlayabilir.
– Avrupa Yatırım Bankası (EIB), deprem dayanıklılığı yüksek kamu binaları, hastaneler ve eğitim kurumlarının inşası için uygun koşullarda finansman sunmaktadır.
– Green Climate Fund, özellikle kıyı şehirlerinde iklim krizi ve afet riskini birlikte değerlendiren dirençlilik projelerine ciddi hibe olanakları tanımaktadır.
– Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ise, Japonya’nın depreme karşı geliştirdiği örnek modelleri Türkiye ile paylaşmaya ve yerel yönetimlerle ortak çözümler üretmeye yıllardır hazır bir kurumdur.
– Ayrıca Avrupa Birliği IPA fonları, Türkiye’nin aday ülke statüsü kapsamında yerel afet önleme projelerine destek sunmaktadır.
Bu uluslararası işbirlikleri yalnızca finansman değildir; aynı zamanda bilgi, deneyim ve yöntem paylaşımıdır. Mersin için bir sıçrama noktası olabilir.
İşte böyle bir dönemde yapılması gerekenler sadece bir yönetmeliği uygulamaktan ibaret değil; bir zihniyet değişimini hayata geçirmektir.
– Mevcut yapı envanteri çıkarılmalı. Riskli binalar tespit edilmeli ve vakit kaybetmeden güçlendirme ya da dönüşüm planları hayata geçirilmeli.
– Zemin etüdü ve mikrobölgeleme çalışmaları başlatılmalı. Yeni yapılaşmalarda deniz dolgusu ve fay hatları dikkate alınmalı.
– Mahalle temelli afet planları hazırlanmalı. Tahliye yolları, toplanma alanları ve ilk müdahale senaryoları mahalle bazında netleştirilmeli.
– Bağımsız bir Yerel Afet Risk Azaltma Ajansı kurulmalı. Bu yapı, yalnızca teknik işleri değil, aynı zamanda uluslararası fonlara erişimi ve proje yazımını da organize etmelidir.
– Deprem eğitim merkezleri kurulmalı. Çocuklardan yaşlılara kadar herkesin afet bilinci kazanacağı yapılar oluşturulmalı.
Bu öneriler basmakalıp bir teknik liste değildir. Her biri, bir çocuğun güvenle oynayabileceği bir sokağı; bir annenin huzurla uyuyabileceği bir evi; bir insanın, geleceğinden endişe duymadan sahil yürüyüşüne çıkabileceği bir kenti mümkün kılacak adımlardır.
Çünkü deprem kader değildir.
Çünkü yıkım, bilinçsizlikle büyür.
Çünkü sorumluluk alınmazsa, sessizlik çığlıkla bölünür.
Bugün bu şehrin kalbine dokunmak için yazıyorum.
Yarının yıkıntılarından değil, bugünün kararlarından sorumluyuz.
Çünkü her sessizlik bir bekleyiştir.
Ve bekleyen sadece toprak değil, biziz.
Çocuklarımızın gülüşü, evlerimizin ve hastanelerimizin duvarları, okullarımızın pencereleri…
Hepsi bir karar bekliyor.
Yarını beklemek, riskin üzerine yürümektir.
Bugün ise ayağa kalkmanın vaktidir.
Şimdi uyanmalıyız.
Şimdi konuşmalıyız.
Şimdi önlem almalıyız.
Çünkü deprem değil, hazırlıksızlık öldürür.
Yazar Notu:
Bu yazı, güncel bilimsel araştırmalar ve uluslararası afet önleme kaynaklarından yararlanarak hazırlanmıştır. Kaynak gösterilerek ve yazarın yazılı izniyle paylaşılabilir. Aksi durumda telif hakkı ihlali nedeniyle hukuki süreç başlatılacaktır.

Çok Okunan Haber

TOROSLAR CUMHURİYET ALANI YILBAŞI PAZARIYLA ŞENLENDİ

Toroslar Belediyesi tarafından Cumhuriyet Alanı’nda ilk kez kurulan Yılbaşı Pazarı, yeni yıl coşkusunu Toroslar halkıyla …

Araç çubuğuna atla