Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber 
Aile, bireyin en güvenli limanı olmalıdır. Ancak bazı ailelerde sevgi, şefkat ve anlayışın yerini korku,
baskı ve şiddet alır. Fiziksel, duygusal veya psikolojik şiddetle beslenen bu korku düzeni, “aile
terörü” olarak adlandırılır. Anne-babanın otoritesini sağlamak adına sergilediği sert tutumlar,
çocukların ruhsal gelişiminde derin yaralar açar. Sürekli eleştirilen, aşağılanan veya fiziksel cezaya
maruz kalan çocuklar, özgüvensiz, kaygılı ve sağlıksız bireyler haline gelir. Aile içindeki bu şiddet,
yalnızca bireylere değil, topluma da zarar verir; çünkü sevgisiz büyüyen bireyler, gelecekte şiddeti
normalleştirerek bir sonraki nesle aktarır.
Aile danışmanlığı perspektifinden bakıldığında, aile içi şiddet ve baskı ortamı, bireyin psikolojik
gelişimini olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Çocuklar, sağlıklı bireyler olarak
yetişebilmek için güvenli, destekleyici ve sevgi dolu bir ortamda büyümelidir. Anne-babalar,
otoriteyi korkuyla değil, anlayış ve tutarlılıkla sağlamalıdır. Disiplin, baskı ve cezayla değil, rehberlik
ve model olma yoluyla verilmelidir. Aile içinde sağlıklı iletişim kurulmadığında, bireyler duygularını
bastırır ve bu bastırılan duygular ileride depresyon, kaygı bozuklukları veya öfke kontrol
problemleri olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, ebeveynler çocuklarıyla açık, saygılı ve destekleyici bir
iletişim kurmayı öğrenmeli, şiddetten uzak bir disiplin anlayışı benimsemelidir.
Unutulmamalıdır ki, şiddet ve baskının hâkim olduğu bir evde büyüyen çocuklar, ileride ya aynı
döngüyü tekrar eder ya da ciddi psikolojik yaralar taşır. Aile içinde yaşanan her olumsuz tutum,
topluma da yansır. Sağlıklı bir toplum için sağlıklı aileler inşa etmek zorundayız. Sevginin yerini
korkunun aldığı bir evde, yalnızca çocuklar değil, geleceğimiz de zarar görür. Her aile, çocuklarının
kalbine korku yerine güven, baskı yerine anlayış ve şiddet yerine sevgi koymalıdır. Gerçek güç,
korkutmakta değil, sevebilmekte ve sevildiğini hissettirebilmektedir.
