Bizim futbol bilgimiz mahalle aralarından, tozlu sokaklardan gelir.
Kurallar basittir ama hayatın içinden, toplumsal gerçekliklerden süzülmüştür.
*
Birincisi, iki taşın arası kale…
İkincisi, üst direk kalecinin boyu kadar…
Dördüncüsü, üç korner bir penaltı olur…
Beşincisi, pis burun vurmak yasak…
Altıncısı, beşte haftayım (half time) 10’da biter…
Yedincisi, yazı tura yoktur, takım kaptanlığına soyunanlar dizlerinde top sektirir, en fazla sektiren takımını kendisi kurar…
Sekizincisi, ıskartaya kalanları diğer kaptan alır.
Dokuzuncusu, eğer tek top varsa, top sahibi kendi takımını seçer…
Onuncusu, top sahibinin eve gitmesi gerektiğinde maç biter…
*
Bizden önceki nesiller sokaklarda bu kurallarla futbol oynamışlardı.
Bizim nesil bu kurallarla oynadı.
Bizden sonraki nesiller bu kurallarla oynadı.
*
Gel zaman, git zaman…
Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, düz giderken şehirlerin içine ettik, sokak mokak bırakmadık.
Sokak mokak kalmayınca sokakta futbol da bitti.
Futbol halı sahalara, sitelerin bahçelerine, belediyelerin yaptığı beton zemin oyun alanlarına sıkıştı.
*
Haliyle kuralar da değişti.
Kurallar esnedi.
Fakat iki kural aynı kaldı:
Dokuzuncu kural:
Eğer tek top varsa, top sahibi kendi takımını seçer…
Onuncu kural:
Top sahibinin eve gitmesi gerektiğinde maç biter…
*
Mersin İdman Yurdunun adı epeyi zamandır Yeni Mersin İdman Yurdu Futbol A.Ş.
Yakın zamana kadar topun sahibi Metin Saltık’tı.
Metin Bey, topun sahibi olduğundan, takımı kendisi kuruyordu.
Yönetimi kendisi kuruyordu.
Oyun sırasında canı sıkılırsa “ben gidiyorum” deyip topu alıyordu.
Etrafındakiler “Aman etme Metin Bey” diyordu, Metin Bey topu yeniden oyuna sokuyordu.
*
Gel zaman, git zaman…
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin İdman Yurdu için bir reçete yazdı.
Borçlar yapılandırıldı.
Transfer yasağı kalktı.
Kulüp nefes aldı.
*
Başkan değişti.
Servet Bey başkan oldu.
Fakat topun sahibi olamadı mı ne, yeni sezon başlamadan Servet Bey topu bıraktı, Sabri Tekli başkan oldu.
*
Tam “Sabri Bey topun yeni sahibi olur” diyecektik ki, bir hafta geçmeden, Sabri Bey de başkanlığı bıraktı.
*
Şimdi, Mersin İdman Yurdunun topu ortada.
Dışardan göründüğü kadarıyla topun astarı yüzünden pahalıya geliyor, kimse topun sahibi olmak istemiyor.
Oyuna katılmak isteyen çok…
Ama masrafından dolayı topun sahibi olmak isteyen yok!
Dışardan görünen bu!
*
Ne olacak?
Nasıl olacak?
*
Çözüm basit:
Biri çıkacak topu sahiplenecek.
Masrafı üstlenecek.
“Top sahibi ben olduğum için kuralları ben koyarım” diyecek.
Kadroyu kuracak.
Yönetimi seçecek.
Teker döndüğü yere kadar dönecek…
*
Olmazsa ne olacak?
Top ortada kalacak.
*
Kimse topu sahiplenmediği için oyun moyun kurulamayacak, takım makım yapılamayacak, herkes birbirine bakacak, herkes birbirinden bekleyecek.
*
Buna yakan top derler…
*
Şu an Mersin İdman Yurdu başkanı olmaya talip olan, topu ayağına alacak olan kişilerin zahmet çekeceklerini, ellerinin, ayaklarının, dillerinin yanacağını bilmeleri lazım.
*
Yani Mersin İdman Yurdu öyle bir dönemdeki başkan olmak, yönetici olmak biraz itibar, biraz saygınlık kazandıracak ama bolca zahmet de verecek, masraf da açacak.
*
Yani öyle başkan olayım, yönetici olayım ama cebimden para çıkmasın, alnım da terlemesin, belim de bükülmesin yok.
Başkan ya da yönetici olan kişinin cebinden para da çıkacak, alnından, sırtından ter de akacak, beli de bükülecek, icabı halinde saçı da ağaracak.
Yeri gelecek alkışlanacak yeri gelecek ıslıklanacak!
*
Mahalle arasında, tozlu sokaklarda futbol oynadığımız dönemlerde, top sahibi yaşıtlarımız babalarının malına, parasına güvenirdi.
Şimdi büyüdük.
Top sahibi olmaya heveslenenler de oyuna katılmak isteyenler de babalarının malına, parasına güvenmeyecek.
Kendi parasına, kendi çabasına güvenecek.
Gözü keserse oyuna girecek…
Gözü kesmezse usulca voltasını alacak, kenara geçecek, izleyecek.
*
Yakan top bu!
Kolay mı?

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
