ABİDİN YAĞMUR “KADER AĞLARINI ÖRÜYORDU”

Yılın ilk ayı bitmeden, yeni asgari ücret işçinin cebine girmeden iki ürüne zam geliverdi Mersin’de.
Ekmek 12 lira 50 kuruş oldu.
Simit 15 lira.
*
Bizim gazetenin haberine bakılırsa dolmuş zammın da eli kulağında.
25 liradan 30 liraya çıkacak diyorlar.
*
Ekmeğe zam, simide zam, dolmuşa zam…
Meyve sebze zaten ateş pahası.
Kimi yerlerde mandalina bile 60 lira mesela, al da ye hadi!
*
Eti, sütü, peyniri, zeytini saymıyorum bile.
*
“Efendim dünya genelinde pahalılık var. Almanya’da da pahalı mesela…”
Böyle diyorlar.
Açıp bakıyorsun, harbiden Almanya’da da ucuz değil gıda.
Fakat Almanya’da işçilik de ucuz mu?
İşçi maaşı ne kadar, işçi yevmiyesi ne kadar, öğretmen maaşı, memur maaşı, şoför maaşı ne kadar Almanya’da?
Bak onu kimse söylemiyor.
*
Türkiye’de, yaşam standardı çok çok iyi olan kesimler var, yok değil.
Görüyoruz bunları her gün her yerde.
Maşallah keyifleri yerinde.
Evleri geniş, ferah.
Arabaları gıcır.
Kıyafetleri gösterişli.
Muhtemelen bankada paraları, yastık altında, özel kasalarda altınları da var.
Belki çifter çifter maaşlar.
Belki ballı ihaleler, işler…
*
İşte bu kesimler, “Ne pahalısı ya? Her şey hem bol hem ucuz ülkemizde” diyorlar.
“Alıyoruz valla” diyorlar.
“Yiyoruz canımız ne çekerse…”
“Tatil de yapıyoruz, birikim de yapıyoruz…”
“Bak her taraf araba…”
*
Dedikleri doğru.
Yiyorlar.
İştahları yerinde.
Hem her taraf da araba!
*
Dedikleri şu yönüyle de doğru:
Türkiye’de pahalılık yok.
Her şey ucuz.
*
Sorun şu ki…
Bizim maaşlar düşük!
Yoksa ortalık pahalı olduğundan değil, onların maaşlar çok çok iyi, bizim maaşlar çok çok az.
*
O iyi kazanan, iyi yaşayan, birikim de yapan kesimler gibi bir gelirimiz olsa bizim de;
vallahi hayat pahalılığı denen bir şey yok.
Gel gör ki bizim maaşlar…
Asgari ücretler…
En düşük emekli maaşları…
Memur maaşları…
İşçi maaşları…
Gıda fiyatlarını, ulaşım fiyatlarını, kıyafet fiyatlarını, barınma fiyatlarını, tatil fiyatlarını yakalayamıyor.
*
Hayat pahalı, fiyatlar uçuyor.
Bizim maaşlar kaplumbağa misali.
Aheste yürüyor.
*
İktisatçılar bu meseleye, “gelir dağılımı adaletsizliği” diyorlar.
Çok çok iyi kazanıp çok çok iyi yaşayanlar var…
Çok iyi kazanıp çok iyi yaşayanlar var…
İyi kazanıp iyi yaşayanlar var…
Çok çok az kazanıp çok çok kötü yaşayanlar var…
*
İlk 3 grup içindekilerden bir kısmı bu duruma “Allah verdi” diyorlar.
Bir kısmı, “Liberal ekonomi efendim. Çalışıyorum, kazanıyorum” diyorlar.
*
Son gruptakiler “kader” diyorlar.
*
Önce ekmeğe zam geldi.
Sonra simide zam geldi.
Dolmuş zammının da eli kulağında.
*
Kiralar, elektrik, su doğalgaz, gıda fiyatları zaten malum.
Temmuza kalmaz, maaşlar kuşa, paralar pula dönecek muhtemelen.
Ama yoksullar bunun “kader” olduğuna inanıyor.
Yeşilçam senaristi, gelmekte olan zam dalgalarına bakıp şöyle derdi muhtemelen:
“Kader ağlarını örüyordu…”

admin