Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, Mersin 68’liler Derneği ve Sözyüzü Dergisi’nin ortak etkinliğine katıldı.
Başkan Seçer, halkın gücüne dayanarak yasalar çerçevesinde kararlar verdiğini vurguladı ve “Ben görevimi yaparken, gücümü halktan, halk iradesinin yansımasından, yetkilerimi de başta Anayasa, sonra yasalar, sonra ikincil mevzuatlardan alırım” diye konuştu. Seçer, birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekerek, “Hep beraber bu mücadelede üzerimize düşen görevi yapacağız, daha çok çalışacağız” ifadelerine yer verdi.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin 68’liler Derneği ve Sözyüzü Dergisi’nin ortak düzenlediği etkinliğe katıldı. Aşure dağıtımının da yapıldığı etkinlikte, şiir ve müzik dinletisi gerçekleştirildi. Başkan Seçer, yakın Türkiye tarihi değerlendirmesi yaparak, “68 ruhu, yakın Türkiye siyasi tarihindeki en özel anlayış, en özel ruh, en özel dönem” dedi.
Mersin 68’liler Barış Ormanı’nda düzenlenen etkinliğe, Başkan Seçer’in yanı sıra CHP Tarsus İlçe Başkanı Ozan Varal, Mersin 68’liler Dernek Başkanı Hasan Kapıkıran, Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, Alevi Bektaşi Federasyonu İnanç Kurulu ve Mersin Cemevi Başkanı Hasan Kılavuz, bazı Büyükşehir Belediye Meclis üyeleri, sendika başkanları ve kurum temsilcileri de katıldı.
“Anadolu’da demokrasi filizi, Cumhuriyet’in ilanı ile başka bir düzeye evrildi”
Başkan Seçer, toplumlarda istenilen Batılı demokrasi anlayışı seviyelerine gelinebilmesi için uzun mücadeleler gerektiğini ifade ederek, “Türkiye’nin demokrasi mücadelesi aslında çok kadim değil. Daha genç bir mücadele süreci. Daha 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından sonra, hatta son çeyreğinden sonra, bugüne kadar yaklaşık 1,5 asırlık süre içerisinde fırtınalar, karlar, boranlar, çok badireler atlatan bir süreç. Daha önce Osmanlı tebaası, bu mevcut yaşadığımız kadim topraklar, Anadolu toprakları üzerinde de yeşermeye başlayan demokrasi filizi 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile başka bir düzeye evrildi. Cumhuriyet’in ilanından sonraki süreçte, bugün benim de mensubu olduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nin özellikle 1946’ya kadar tek partili dönemde önemli siyasi deneyimler yaşadı bu toplum. 1946’dan sonra 1950’de Cumhuriyet Halk Partisi’ne alternatif kurulan bir diğer siyasi partiye iktidarın devrilmesinden sonra da yine Türk siyasi tarihi farklı bir yola, bir mecraya girdi” dedi.
“68 ruhu yakın siyasi tarihimizdeki en özel anlayış, en özel ruh, en özel dönem”
68 ruhunu, yakın Türkiye tarihinin en özel dönemi olarak değerlendiren Seçer, sözlerine şöyle devam etti:
“10 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi’ne alternatif olarak kurulan Demokrat Parti’nin Türkiye’yi yönettiği süreç içerisinde burada toplanmamıza sebep olan 68 ruhunun filizleri de o 10 yıllık süreçte atıldı aslında. 68 ruhunun tam bağımsız, demokratik Türkiye mottosu, anlayışı, şiarı aslında bir anlamda yeni bir ülke yaratan, Cumhuriyet devriminin, yeni bir toplum yaratan, hukuk sistemi ile eğitim sistemi ile kurumlarıyla, yarattığı ekonomik enstrümanlarla bir anlamda kurguladığı, amaçladığı, nihai olarak ortaya koyduğu bir mücadele sürecinin de mottosuydu. 68 ruhu yakın Türkiye tarihindeki, Türkiye Cumhuriyeti tarihi demiyorum, Türkiye siyasi tarihindeki en özel anlayış, en özel ruh, en özel dönem olarak değerlendiriyorum. Çünkü Türkiye’de tam bağımsız, demokratik, hukuk devleti, ifade özgürlüğü, şu anki çağdaş dünyadaki standartlara erişme girişimi hiç kadar güçlü olmamıştı. Daha sonra 78 kuşağı, son devrelerini bir ucundan yakaladığımız o süreç içerisinde, yaş itibariyle söylüyorum, bu daha da yüksek bir potansiyele erişti. Ama koşullar, 12 Eylül 1980 ihtilali ve daha sonraki hem bölgedeki hem dünyadaki hem dünya ekonomik sistemindeki, dünyadaki teknolojik gelişmelerden, coğrafyalardaki yeni sınırların çizilmesine kadar, artık savaş tekniklerinin ya da ülkeler arasındaki mücadele anlayışının değişmesine kadar birçok konu bu anlamdaki mücadelenin şeklini de değiştirdi.”
“Ben görevimi yaparken, gücümü halktan alırım”
Halkın gücüne dayanarak, yasalar çerçevesinde kararlar verdiğini dile getiren Seçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben görevimi yaparken, gücümü halktan, halk iradesinin yansımasından, yetkilerimi de başta Anayasa, sonra yasalar, sonra ikincil mevzuatlardan alırım. Dayandığım halk gücü olduğu için ve yasalar çerçevesinde yaptığım için iyi bir yönetici isem gözümü budaktan esirgemeden kararlarımı verebilirim. Şunu gözlemledim. Bundan 50 yıl önce, 30 yıl önce, 70 yıl önce, bu süreçte…. Yapılan mücadelenin aslında çok daha derinleşmiş sorunlar ortamında bir başka versiyonu 21. yüzyıl, 2021 Türkiye’sinde yapılıyor. Bir yönetici olarak bunu söylüyorum; ülkemin bağımsızlığından söz edemem.Ülkemin demokrasisinden ya da demokratik bir toplum olduğumuzdan, kurumlarıyla, kurallarıyla oturmuş bir demokratik kültüre sahip olmamızdan da söz etmem mümkün değil. Ama daha da acısı Türkiye’nin bir hukuk devleti, bağımsız, tarafsız yargısı, adalet sisteminin tartışılmazlığı konusunda da her şeyin çok mükemmel ya da beklenen noktada olduğunu söylemem mümkün değil”
Seçer, 68 ruhundan yola çıkarak, 2021 Türkiye’sinde o dönemlerde yapılan mücadeleden çok farklı bir mücadele içinde olmadıklarını ve bu mücadelenin devam ettiğini dile getirerek, “Gönül rahatlığıyla, vicdanımla, kalbimde söyleyebilirim ki; Mersin’i yönetirken, burada oturan ve dünya görüşü olarak, anlayışı olarak, o az önce bahsettiğim temel konulardaki görüşler çerçevesinde bu kenti yönetmeye çalışıyorum” diye konuştu. Seçer, kendilerine inanan ve güvenen vatandaşların desteğinin çok önemli ve değerli olduğunu vurgulayarak, “Hep beraber bu mücadelede üzerimize düşen görevi yapacağız, daha çok çalışacağız” dedi.