Lale Özan Arslan: “KYK Kız Yurdu’nda, Mersin’de neler oluyor?”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer: “Sosyal medyada zaten bugün takip etmişsinizdir. Sığınmacılar yurda alınmış bir şekilde. Doğal olarak da şimdi bu depremden dolayı yoğun bir Mersin’e geliş var. Oradaki depremzedelerin. Şimdi biz onları bir yerlere yerleştirme ile meşgulüz. Onun sıkıntısını bir anlamda yaşıyoruz. Çünkü ani gelişen bir afetle, felaketle karşı karşıya kaldık. Yani toplamda baktığınız zaman 13-15 milyon insanın yaşadığı bir coğrafyada, büyük tahribatlara neden olan bir afet var ortada ve bu insanlar şimdi ilk günlerin acısı ile orada kaldı, yakınlarına kimi canlı kurtarabildi, kimisi onların cenazelerini çıkarttı. Şimdi orada kalmak istemiyorlar, orayı terk etmek istiyorlar doğal olarak. Çünkü orada çok zor koşullar var ve ilk uğrak yerler, akla ilk gelen yer de burada Mersin. Mersin, iklimsel olarak da çok uygun bu kış şartlarında, daha ılıman bir iklime sahip. Oradaki insanlar öncelikle burayı tercih ediyorlar. Şimdi burada halkta böyle bir, yani yerli halkta ‘bu insanları biz burada konuk edelim, yardımcı olalım, işte yurtlara yerleşsinler, Belediyeler imkan sağlasın, devletin diğer kamu kurumları imkan sağlasınlar’ diye beklenti içindeyken, yurtta bunların, yani sığınmacıların olması, orada vatandaşları irite eden, tahrik eden görüntülerin olması, işte ne bileyim oradaki rahat tavırlar, işte nargile vesaire gibi de herhalde bir takım şeyler, malzemeler görüntüleri verilmiş, bunlar insanları tahrik ediyor. Sonuç olarak kentin Belediye Başkanı olarak öncelikle vatandaşlarımın sakin olmasını istiyorum. Burada sığınmacı-yerli ayrımından kaynaklanan bir huzursuzluk olmasını istemiyorum. Ama tabi bu istememek, dilek-temenniden öte herkes görevini yaparsa bu sorun büyümeden önlenebilir. Böyle bir durum var mı? Var. Yalnız orada kalanların bir an önce tahliye edilmesi için Valilik bir çalışma yaptığını biliyorum. Hatta bizden de bazı lojistik katkılar istediler. Biz de bunu kendilerine sağlıyoruz ve bir an önce oradan sığınmacıların boşaltılmasını sağlamaya çalışıyorlar. Biz de yardımcı oluyoruz.”
Lale Özan Arslan: “Kız yurdu ile ilgili durum doğru. Ancak siz Vali ile görüştünüz ve boşaltmaya çalışıyorsunuz?”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer: “Şöyle; bizim Mersin Valisi şu anda deprem dolayısıyla başka kentte görevli. Onun yerine bakan, Vali’nin yerine bakan Vali Yardımcısı arkadaşlarımızla bizim üst düzey bürokrat arkadaşlarımız sürekli zaten görüşme halinde. Onlar durumu takip ediyorlar. Bu anlamda bizim kontrolümüzdedir. Netice itibariyle orada sadece bir KYK yurdunda 50-100-300, neyse sığınmacı yükünü çekmiyor bu kent. Kayıtlı 250 bin sığınmacı var, kayıtlı. Kayıt dışını da ekleyin üzerine, 50 koyun, 100 koyun. Ben 400 bin sığınmacı var dediğim zaman bana tepki gösteriyor devlet yetkileri. Yani ‘bu kadar abartılı rakamlar veriyorsunuz’. E var, yani böyle. Adana’da da var, Gaziantep’te de var, Hatay’da da var, Şanlıurfa’da da var. Milyonlarca kayıtlı, kayıt dışı, Afganlı, Suriyeli insanlar var. Bunların nedeni ben değilim. Yani benim anlayışım da değil ama bunların burada olmasının sonucunu, yükünü çeken benim. Bakın böyle bir durum var. Nedeni hazırlayan ben değilim. Neden-sonuç ilişkisinden giderken. Neden beni bağlamıyor, çünkü ben yoğum işin içinde ben yoğum ama sonuç beni bağlıyor. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bakın ben şunu açıklıkla ifade edeyim Lale Hanım. Şu anda 2 gündür ben afet bölgesindeydim. Bugün sabaha karşı geldim Mersin’e. Bırakın bir belediye başkanı, bir siyasetçiyi, bir insan olarak, bir baba olarak inanılmaz bir duygusal travma yaşadım, inanılmaz. Yani oradaki durumu anlatamam, görmek lazım. İki gün boyunca Sayın Genel Başkanımız ve benim dışında 3 belediye başkanı; İstanbul, Ankara ve İzmir, 4 belediye başkanı Adana’dan başladık, Şanlıurfa’da en son uçağa binip Ankara’ya döndük. İki gün hiç durmadan, emin olun hiç de uyumadık. Sayın Genel Başkan da dahil, biz Arsuz’da bir otelde kaldık. Arsuz bir tatil beldesidir. Hemen Akdeniz’in kıyısında, Hatay’ın bir ilçesi. Hani yaz tipi oteller olur ya, böyle çok şey değil, yani kış otelleri gibi korunaklı değildir. Yani örtünecek bir battaniye yoktu. Genel Başkanımız, biz, hepimiz orada kaldık. Yaklaşık olarak milletvekillerimiz, genel sekreterlerimiz, Sayın Böke, Sayın Torun vardı, bir de tabi bizim sınırlı ekip arkadaşlarımız. Belki de tarihin en büyük bir felaketidir bu. Yazılı tarihten bu yana bir inceleyelim, böyle bir felaket… Bakın bu açıklanan rakamlar var ya şu anda, işte sanıyorum en son bugün gördüm 15 bin ölüden bahsediliyor. Bakın 20-30, bunlar anlamsız kalacak ve nokta. Anlamsız kalacak. Bir hafta, 10 gün sonra, hele hele 3 ay sonra, 5 ay sonra ama gerçek anlamda rakamlar ortaya çıktığı zaman. Yani kayıp deyip geçiştirmemek lazım. Lale Hanım, şimdi bunlar savcının kaydıyla. Savcılar orada tespit yapıyor, kayıt altına alıyor, defin yapılıyor. Bir de bir o kadar şu anda bekleyenler var. Çünkü yetişmiyor, savcılar bunları kayıt altına alacak, işlemler var vesaire. Şimdi bunun tartışması, yarışmasında değilim ama ya felaketinboyutunu anlatmaya çalışıyorum ben. Yani bir kendimi hani bir hayalet şehir deriz ya, korku filmi izleriz ya, birkabus görürüz ya böyle düşünün. Yani geceler o şehirler hayalet şehir olmuş. Hatay, Hatay’ın ilçeleri, Osmaniye, Kahramanmaraş, Malatya, ilçeleri, Adıyaman, ilçeleri, bunlar yani göz önüne getirin, hem coğrafya çok geniş hem nüfus orada çok çok fazla. Şimdi bu insanlar ne yapacak? 3 gün geçti, 4 gün geçti. Şimdi ne başlayacak biliyor musun? Ben bunu 2 gündür, 3 gündür de söylüyorum; bu insanlar oradan çıkacak, başka kentlere gitmek isteyecek o psikoloji ile. Ben orada yaşadım. Elinde bebeği, kucağına almış baba, eşi yanında, 3 tane küçük çocuğu var, anneleri onun elinden tutmuş. Geldiler, önümüz kestiler. Diyor ki; ‘biz buradan gitmek istiyoruz, hiç fark etmez. Ankara olur, İstanbul olur, Mersin olur. Yani lütfen yardımcı olun, bizi buradan aldırın. Bir araba tahsis edin. Lütfen yalvarıyoruz. Biz buradan çıkmak istiyoruz.’ Böyle bir psikoloji var. ‘Biz buradan çıkmak istiyoruz.’ Şimdi bu insanlar nereye gidecek bu kış günü? Aniden bir çöküntü olmuş, bir travma yaşanmış, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kim kucaklayacak onları? Organize olamadılar, olamadılar.
Erk Acarer: “Şunu merak ediyorum. Bu organizasyon yapılmış belli. Kim tarafından yapıldı bu organizasyon? Şimdi ayrımcılık yapmıyoruz hiçbir biçimde ama Türkiyeli yurttaşlar, Türk yurttaşlar ya da Kürt yurttaşlar, her neyse, onların da ayrılma talepleri var, ancak Suriyelilerin sizin ilinize gelmesi şaşırtıcı bir durum. Bu organizasyon konusunda kim acaba ön ayak olmuş? Bu konuya ilişkin bir fikriniz var mı?”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer: “Şimdi bu yurtta kalanlar açıkçası kimin tarafından organize edilmiş, oraya getirilmiş bana gelen net bir bilgi yok ama bunun için kahin olmaya gerek yok. Yani devletten izinsiz sığınmacı grubu bir yerden alınıp bir yere götürülür mü? İlgili kurum kimse, İçişleri Bakanlığı ise İçişleri Bakanlığı. Yani birilerinin haberi vardır. Neticede ben size şunu söyleyeyim; aslında şu ortamda kimse de ne yaptığını bilmiyor diye düşünüyorum. Yani kimse ne yaptığını bilmiyor. Devletin bir kurumu içerisinde, bir bürokrat başka bir karar veriyor, dönüyor öbürü öbürünün tam aksine bir başkası karar veriyor. Bir il bu sığınmacıyı kabul ediyor, bir ilin Valisi, Vali Yardımcısı. Diğerinin Valisi, Vali Yardımcısı ‘hayır ben kabul etmem’ diyor. Şimdi böyle tablolar var. Ama ben Mersin özelinde şunu net olarak söyleyebilirim ki; şu anda bizim derdimiz kendi vatandaşımızdır. Kendi vatandaşımızdır. Biz bir felaket yaşıyoruz. Ben bu insanlara alan açmak zorundayım. Devlet, devletin diğer kurumları, iktidarın, merkezi yönetimin uhdesinde olan, sevk ve idaresinde olan kurumlar vasıtasıyla ne yapıyorlarsa yapsınlar. O beni çok ilgilendirmiyor. İlgilendiriyor ama ilgilendirmiyor görev olarak. Belki bir siyasi değerlendirme yapmamı isterseniz elbette ki ilgilendiriyor. Bu ülkede olan her şey bir siyasetçi olarak beni ilgilendirir. Ama şu anki felaket süreci içerisinde öncelikli olarak Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak benim kentime deprem bölgesinden gelen yurttaşlarımı, kardeşlerimi açta, açıkta bırakmamak, bu kış gününde, soğukta bırakmamak. Benim için gerisi teferruat. Ben dikkatimi bu yönde toplamışım ve buna halel getirecek kurumlarda da dişe diş mücadele ederim. Böyle bir şey olamaz. Kendi oluşturduğunuz bir problem varsa onun da sonucuna siz katlanacaksınız, benim sorunum değil. Şu anda bana 50 metrekare kapalı bir alanı ‘Başkanım al burayı kullan’ diyene teşekkür ediyorum. Hemen dayıyorum, döşüyorum, yatağını, yastığını koyuyorum, sobasını koyuyorum. Gelsin 10 tane, 20 tane, 30 tane Hatay’dan ya da Kahramanmaraş’tan ya da Adıyaman’dan insanlar 3 gün, 5 gün burada bir kendini bulsun, ondan sonra giysisini vereyim, yemeğini vereyim, belki adam gidecek; Ankara’da akrabası var, İstanbul’da var ya da tekrar normalleşmeye doğru kendi kentine dönecek. Şimdi benim dikkatim bunun üzerinde. Yani sığınmacılardan yola çıkarak şunu çok önemli bakın bunun altını çiziyorum; bu sorun büyüyecek. O bölgeden yoğun bir göç dalgası gelecek bu tarafa. Bundan en fazla etkilenecek kentlerin başında da benim kentim geliyor. Bunun önlemini almakla mükellefim. Bunun önlemini almakla uğraşırken, bir başka sığınmacı sorunu gibi, sığınmacı gibi etkenlerin benim bu çalışmalarıma sekte vurmasına müsaade etmem. Bu kadar net konuşuyorum. Bununla ilgili mücadele ederim.”
Lale Özan Arslan: “Peki Başkanım şu anda orada olağanüstü bir durum var mı peki? Yani güvenlik güçlerinin müdahale etmesini gerektirecek.”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer: “Hayır, hayır yok. Burada böyle bir şeye biz müsaade etmeyiz. Devletin ilgili kurumlarına da zaten gerekli görüşmeyi de yaparız, buna müsaade etmeyiz. Yok, öyle bir şey yok. Burada tamam çok sığınmacı vardır, 400 bindir, 300bindir. Bugüne kadar ne böyle huzuru, sosyal barışı tehdit edecek bir olayla karşılaşmışızdır, o konuda ben de görevimin bilincindeyim, ne söylediğimi bilirim. Bu konuda da zaten sığınmacıların kentin belediye başkanı olarak Vahap seçer ile duygusal bir kopukluğu yok. Ben hepsine nasıl söyleyeyim, yani bırakın bir belediye başkanını, onlara böyle bir abi, bir baba şefkati ile yaklaşmışımdır. Söylemlerimde de. O ayrı bir şey ama bugünkü yaşadığımız sorun ayrı bir şey. Sen oradan buraya getir, ‘efendim deprem oldu, sığınmacıları alacağım, Mersin’e götüreceğim.’ Böyle bir doğru yok. Biz bunu doğru kabul etmeyiz.”

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
