Tarım, çok odaklı bir ekonomik yapıya sahip olan Mersin’in gizli lokomotif sektörü.
Zamanında her ne kadar verimli tarımsal alanların imara açıp, inşaatlarla da kuşatsak, yöremizin her ürüne uygun iklim ve toprak yapısı kent ekonomisinin direnç noktası olmaya devam ediyor.
Tarımın sanayileşmesi, markalaşması ve raf ürünü haline gelmesinin uzun yıllardır beklentisi ve umudunu taşıdığımız Mersin’de şu dönemlerde gizli bir tarım reformu yapılıyor.
Hem de bir yerel yönetim tarafından.
Bir süredir saha çalışmalarını yakından takip ettiğim Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, bu tarım reformunun fikir babası. Yaşamı boyunca geçimini topraktan sağlayan bir başkan olarak üreticinin farklı aşamalarda çektiği sıkıntıları yakından bilen, sorunları içselleştiren ve çözüm yollarını zorlayan bir idareci.
Tarım politikalarının ve üretiminin can çekiştiği şu dönemde üreticiye ve çiftçiye can suyu vermek alelade bir destek değil, toplumsal ve sektörel bir empati çalışması.
Özellikle kırsal kesimleri ilgilendiren bu projenin merkezinde insan, içeriğinde emek, üretim, dayanışma ve paylaşım var.
Ürün yetiştirme maliyetlerinin ateş pahası olduğu bir dönemde üreticiye sunulan bu hibeler, kendi içinde dinamiği ve sürekliliği olan da bir proje.
Kırsal kesimde yaşayan yüzlerce belki de binlerce kişi çoktandır Büyükşehir Belediyesinin bu projesinin üretici zincirinin halkaları konumunda.
Özellikle kadın üreticilerin de desteklendiği bu hibe projelerinde , kadının sosyo-ekonomik hayatta daha fazla etkin olmasının da önü açılmış durumda.
Silifke’de dağıtılan hayvan yemi hibe töreninde kürsüde konuşan Çaltabozkır Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Başkanı Hatice Gülcan Yüksel’in sözleri bu projenin temasını ve derinliğini o kadar iyi anlatıyorki.. Lavanta fidelerinden sosyal sorumluluk projesine uzanan o meşakkatli yolu bir solukta özetleyen Yüksel, bir projenin nerelere dokunabileceğini ve nasıl bir mutluluk ve üretim zinciri oluşturduğunu gözler önüne seriyor.
Nasıl mı ?
Büyükşehir’in hibe ettiği 5 bin lavanta fidesi ile başlayan yolculuk bir tesise dönüşürken diğer ürünlerle birlikte 12 çeşit yağ üretiliyor. İşte bu yağlardan sabun , oda kokusu, lavanta kesesi, mum gibi ürünler binlerce kilometre ötedeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait halk marketlerin raflarını süslüyor. Bu da yetmezmiş gibi buradan elde edilen gelir öğrencilere burs, okullara tadilat ve kütüphane olarak geri dönüyor.
Daha ne olsun…
Bu sadece çarpıcı bir örnek ve farklı ürün yelpazelerinde de benzer yapılanma ve işleyiş devam ediyor.
Yapacağınız bir hizmetin nerelere dokunabileceğini ve uzanacağını emin olun bazen hizmeti yapan bile tasavvur edemeyebilir. Kilometrelerce ötede okuyan bir öğrencinin cebindeki harçlık da olabilirsiniz , üretilen üründen şifa bulan bir hastanın duasında bir kelamda , evine ekmek götüren bir babanın poşetindeki çikolatada..
İşte işin bu yanını anlayan ve yorumlayan idareci için bu bir beslenme kaynağıdır.
Vahap Seçer’in merkezi hükümetin görev ve sorumluluk alanlarındaki bu dokunuşları aynı zamanda devletin bu bölgedeki varlığının da temsilidir. Kendisine teşekkür edileceği yerde Seçer’e başka taraftan bakanlar, tenkit edenler ya da karalama kampanyasının hedefine oturtanlar bence bunu iyi anlamalı ve yorumlamalıdır.
Diyeceğim o ki;
Mersin küçük bir şehir olabilir ama siyaseti okyanus derinliğine ve çalkantısına sahiptir. Durgun suda herkes siyaset yapar. Ama unutmayın ki hepimiz aynı gemideyiz. Eğer gemi sizi tutuyorsa, mideniz bulandıysa, kusacak gibi oluyorsanız bu kaptanın sorunu değildir, dalgalara alışkın olmadığınızdandır.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
