Birçok şey yazılabilir üstüne. Ben de birçok şey yazabilirim. Yazabilirdim daha doğrusu. Ta ki, 2 Şubat 2011’de, Defne Joy Foster’ın, İstanbul’da, Kerem Altan’ın evinde astım ilacıyla birlikte alkol alması nedeniyle vefatından sonra Hıncal Uluç’un;
“Ölmüş… Allah rahmet eylesin… Ama böyle bir insana, öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin…
Kimse de, onu Azize ilan ederek, gençliğin önüne ‘Rol model’ diye koymaya kalkmasın… Defne Joy Foster’in ölüm sebebi bilinmiyor… Astım hastasıymış. Fena halde sarhoşmuş. Bilinen o… Alkol mü?. Son zamanlarda zararı bilimsel araştırmalara konu olan; bir nevi doping, enerji içeceklerinin aşırı kullanılması mı? Uyuşturucu mu? 10 gün içinde Adli Tıp gerçeği açıklayacakmış… Öğreneceğiz. Ama benim görüşüm değişmeyecek. Defne’nin ölümü tipik bir ‘Su testisi, suyolunda kırıldı’ olayıdır!”
diyene kadar…
Anlayacağınız, bende bir şey değişmedi dostlar. Hıncal Uluç, benim için 2 Şubat 2011 tarihinden itibaren ölüydü…
Şimdi bedenen öldü diye kimse benden saygı duymamı beklemesin…
Defne Joy Foster’ın ruhuna saygıyla…