ABİDİN YAĞMUR “SİNEK SEKİZLİ”

Erdal İnönü partinin ileri gelenleriyle birlikte bir kafeye girmiş.

Heyet kalabalık.
Herkes kahve tiryakisi.
Garson ne yapsın garibim, o telaş içinde, kulpu kırık fincanı Erdal İnönü’ye denk getirmiş.
Mahcup olmuş tabi, “Efendim kusura bakmayın” filan derken…
“Sen bu fincanı bizim genel merkeze gönder” demiş Erdal İnönü.
Garson anlamamış, bakmış öyle.
“Bizim genel merkezde buna bir kulp takarlar!”
*
SODEP’ten SHP’ye, SHP’den CHP’ye değişmemiştir bazı gelenekler, bazı huylar.
*
Birbirilerine ve de her şeye bir kulp takarlar, bu bir.
*
Parti içi yarışın tadını, parti içinde birbirini yemenin tadını başka seçimde alamazlar, bu iki.
*
Çok bağıran, çok konuşan, sesi çok çıkan parti içinde hızlı yükselir, bu üç.
*
Parti içinde hızlı yükselen ilk düşüş eğiliminde rotayı başka partiye kırar, bilhassa sağcı partilere gider, bu dört.
*
Sessiz sedasız işini yapanı, parti zarar görmesin diye sesini çıkarmayanı, partiden geçinmelilerin değil vatandaşın taleplerini dinleyenleri kibirli, üstenci ilan ederler, bu beş.
*
Parti içi seçimler zamanı, Salı günü demokrat, demokrasi abidesi, en uygun adam dedikleri kişileri Perşembe günü diktatör, tek adam ilan ederler, bu altı.
*
Küçük olsun, benim olsun, büyüğü benim olmuyorsa benden başkasının da olmasın derler, bu yedi.
*
Gelen gideni hep aratır, bu da sekiz.
*
Son bir yılda olanlara bak…
Tarihin gördüğü en geniş toplumsal uzlaşıyı sağlayan ve seçimlerde direkten dönen Kılıçdaroğlu’na takmadıkları kulp kaldı mı?
*
11 Büyükşehir Belediyesini kazandıkları zaman göstermedikleri zıp zıp zıplayarak sevinme hareketini partinin kongresinde göstermediler mi? 2019 seçimleri sonunda almadıkları zevki partinin kongresini kazanınca almadılar mı?
*
En çok sesi çıkan, en çok bağıran, buna karşın hiçbir politik, sosyal altyapısı olmayan 3 adamdan biri genel başkan, diğer ikisi önemli görevlerdeki iki adam olmadı mı?
*
Mehmet Ali Çelebiler, Muharrem İnceler el üstünde tutulurken rotayı sağa kırmadı mı?
*
Mersin’in, Adana’nın, Aydın’ın başarılı, sessiz sedasız işini yapan belediye başkanlarını, sırf partiden geçinmeli kadroların lafına gitmiyor diye kibirli ilan etmediler mi? Bu isimleri yeniden aday yapmamak için genel merkez koridorlarında bin takla atmadılar mı? Bu isimleri medyanın önüne atmadılar mı?
*
Mersin başta olmak üzere daha düne kadar demokrat, devrimci, aha sol yumruk da yaptı lan, diye övdükleri Alileri, Velileri bugün “partiyi dizayn etmeye çalışanlar” diye suçlamadılar mı?
*
Mersin’de kazanılması garanti olan Yenişehir ve Mezitli’de seçimi kazanmak için olağanüstü çaba sarf ederken, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığını yeniden Vahap Seçer kazanmasın diye türlü oyunlara girmediler mi? Ankara Büyükşehir’den çok Çankaya Belediyesi için mesai yapmadılar mı?
*
Beğenmedikleri, pasif buldukları, türlü kulp taktıkları, hakaret ettikleri, küfür ettikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu arar duruma düşmediler mi?
*
Liste uzar gider.
*
Hani adam, hikâye kısa, ben uzun anlattım, demiş ya.
Aslında CHP için de hikâye kısa ama biz uzun anlatıyoruz.
*
Neyse…
Cumhuriyet Halk Partisi tabanının saf ve temiz vicdanıdır kurtaracak olan CHP’yi.
Bu öyle bir taban, öyle bir vicdandır ki…
Senelerdir nice hergele, nice çete çöreklenmiştir bu partinin üzerine, kanını emmiştir de yine de ayakta kalmıştır bu parti.
Bu parti tabanının saf ve temiz vicdanı sayesinde.

Abidin Yağmur/Güney gazetesi-12 Şubat 2024

Mersin HalkHaber