Anasayfa / Köşe Yazıları (sayfa 2)

Köşe Yazıları

“Ben Bu Gece Uyuyamadım… Siz Uyuyabildiniz mi?”

Bir ülke nasıl yanar? Bir orman nasıl yanar, biter? Bir millet nasıl çaresiz kalır? İşte bu sorularla açıldı gözlerim bu sabah. Çünkü ben dün gece uyuyamadım. Peki ya siz?.. Türkiye haftalardır cayır cayır yanıyor. İzmir, Mersin, Bursa, Karabük, Sakarya, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Antalya… Ülkenin dört bir yanı alevlere teslim. Sadece Temmuz …

Devamını oku »

ABİDİN YAĞMUR “HEP KAHIR”

Sanırım Mehmet Eroğlu’nun bir romanında bir kahraman, bir masala başlamadan önce şöyle diyordu: “Konu kısa ama ben uzun anlatacağım!” * Bizim mesele tam tersi… Konu uzun… Ben kısa anlatmaya çalışacağım! * Bendeniz eli kalem tutan fanilerden biriyim. Allah kimine para vermiş, kimine güzellik vermiş, kimine zekâ vermiş, kimine akıl vermiş… …

Devamını oku »

Bekleme odası

2019’un mart ayında seçimler oldu, birilerinin “zayıf halka olarak” gördüğü Vahap Seçer seçimi kazandı, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Nisan ayında mazbatasını aldı. Birileri bekleme odasına geçti: “Mayıs’ta kayyum gelir…” Gelmedi. Haziran… Temmuz… Ağustos… Yok! * “Bu güz, kayyum gelecek” dediler, beklediler. Eylül… Ekim… Kasım… Aralık… Yok! * Yıl döndü, …

Devamını oku »

Terörle Mücadele, Birlikte Yaşama İradesiyle Kazanılır

Türkiye’de yıllardır tartışılan bir cümle vardır: “Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır.” Bu cümle benim gibi bir çok insan için çok açık bir gerçeğin ifadesidir. Kimileri ise bu sözü duyduğunda, daha derin bir geçmişi ve daha karmaşık bir sosyolojik yapıyı hatırlar. Ancak bugün artık, meseleye duygulardan ve siyasi tartışmalardan …

Devamını oku »

“Karanlığın Üzerine Doğan Direniş: 15 Temmuz ve Şehitlerimizin Aziz Hatırası”

Her milletin tarihinde bazı geceler vardır… Kimi geceler sessizdir, kimi karanlık… Ama bazı geceler vardır ki, sabahı bir milletin kaderini değiştirir. 15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendi ordusunun içine sızmış bir ihanet çetesi tarafından işgal edilmek istendi. FETÖ mensubu hainler, tanklarla sokaklara indi, TBMM’yi bombaladı, halkın üzerine ateş …

Devamını oku »

Abidin Yağmur “Top sahibi”

Bizim futbol bilgimiz mahalle aralarından, tozlu sokaklardan gelir. Kurallar basittir ama hayatın içinden, toplumsal gerçekliklerden süzülmüştür. * Birincisi, iki taşın arası kale… İkincisi, üst direk kalecinin boyu kadar… Dördüncüsü, üç korner bir penaltı olur… Beşincisi, pis burun vurmak yasak… Altıncısı, beşte haftayım (half time) 10’da biter… Yedincisi, yazı tura yoktur, …

Devamını oku »

Deprem Kapıda Değil, Eşiğimizde

Depremler… Ne sadece bir sarsıntıdır ne de gelip geçici bir doğal olay. Depremler, toprağın bize attığı tokattır. Yıllarca görmezden geldiğimiz gerçeklerin, duymamayı seçtiğimiz uyarıların ve ertelediğimiz sorumlulukların bir bedelidir çoğu zaman. Toprak, susmaz. Sadece biz, kulaklarımızı tıkarız. Çünkü duymak, hazırlığı; hazırlık ise cesareti gerektirir. Oysa biz, konforumuzu kaybetmekten, gözlerimizi açmaktan …

Devamını oku »

Utanmanın ve Korkmanın Yeniden Hatırlanması Gerek

Eskiden utanmak, korkmak, çekinmek birer erdemdi. Kötülük yapmaktan utanan; başkasına zarar verdiğinde geceleri uyuyamayan bir toplumduk. “Kuldan utan, Allah’tan kork,” derlerdi büyüklerimiz. Ama şimdi? Kötülük, bireysel bir sapma değil; neredeyse kurumsallaşmış bir davranış biçimi oldu. Ve en acısı ne biliyor musunuz? İyiliğe şüpheyle bakılıyor artık. Sevgi bir zayıflık, merhamet bir …

Devamını oku »

Ulaşamayan Şehir: Mersin’de Ulaşım Krizi ve Yeni Bir Yol Haritası

Her sabah işe gitmek için yola çıkan binlerce insanın yüzüne bakan bir şehir hayal edin. Sabahın ilk ışıklarında umutla yola çıkan o yüzlerde ne yazık ki ilk görülen şey ne mutluluk ne huzur. Gerginlik. Yorgunluk. Zamanla yarışan bir kalabalığın içinde kaybolmuşluk. Çünkü Mersin’de ulaşmak, artık sadece fiziksel değil; aynı zamanda …

Devamını oku »

“Nedir Bu Senin Kendini Lâyık Görememe Hâlin?”

Bazen bir sessizlik gelir insanın içine… Ne bir söze karışır, ne bir sevgiye tutunur. Bir tebessüm uzansa ona doğru, içinden bir ses “bu bana fazla” der. Bir iltifat dokunsa omzuna, hemen siler. Sevilmek ağır gelir, takdir edilmek mahcubiyet. Sanki her güzel şey, bir başkasına yazılmıştır da ona yalnızca seyretmek düşmüştür. …

Devamını oku »
Araç çubuğuna atla