Anasayfa / Köşe Yazıları / Kırılgan Kalpler Arasında: İnsan İlişkilerini Yönetmek Neden Bu Kadar Zor?

Kırılgan Kalpler Arasında: İnsan İlişkilerini Yönetmek Neden Bu Kadar Zor?

Bazı sabahlar bir dostun sessizliğiyle uyanırız.

Bazı akşamlar bir bakış yetmez anlatmaya, kelimeler tükenir.
Ve bazı günler insan, en çok insandan yorulur…

İnsan ilişkileri neden bu kadar zor, hiç düşündünüz mü? Neden en çok sevdiğimiz, en güvendiğimiz kişilerle bile bir zaman sonra anlaşamıyor, kırılıyor, uzaklaşıyoruz?

Çünkü insan, anlaşılmak ister. Fakat çoğu zaman önce kendini bile anlayamaz.
Çünkü insan, değer görmek ister. Ama değer vermeyi çoğu zaman unutmuştur.
Çünkü insan, koşulsuz sevilmek ister. Ama sevgiyi bir pazarlık malzemesi yapar.
Ve belki de en önemlisi, herkes kendi hikâyesinin başkahramanı olduğu için…
Kimse yan rolde kalmak istemez bu sahnede.

Aşk da böyle değil mi zaten?

İlk başta bir mucize gibi başlar her şey… Bir bakış, bir ses, bir dokunuş yeter. Kalp başrol olduğunu sanır, dünya onun etrafında döner. Ama zamanla o büyü çözülür. Aşk, sadece duyguyla değil; emekle, sabırla, anlayışla büyür. Ama biz çoğu zaman aşkı çocuk gibi severiz; oyuncak gibi. Kırılınca atarız, sustuğunda sıkılırız, direnince terk ederiz.

Oysa aşk, susunca anlaşılmayı, uzaklaşınca beklenmeyi, yorulunca sarılmayı ister. Aşk sadece sevilmek değil, sevmeyi de bilmektir. Küsmeden konuşmayı, küsünce dönmeyi, dönünce affetmeyi bilmektir. Her şeye rağmen “Sen varsın ya, başka ne olsun” diyebilmektir.

Ve işte bu yüzden, aşk en zor ilişkidir. Çünkü en çıplak halimizle görünürüz onda. Maskesiz, savunmasız, en derin yanımızla… O yüzden en çok aşkta kırılır, en çok aşkta büyürüz.

Biri konuşurken diğeri susmayı öğrenemediğinden,
biri affederken diğeri gururunu indiremediğinden,
biri kalmak isterken diğeri gitmeyi seçtiğinden
ilişkiler hep bir yerinden eksilir.

Çocukluktan taşıdığımız kırgınlıklar, bastırılmış öfkeler, sevgiyi hep bir ödül gibi görmemiz, koşulsuzca bağlanmayı zayıflık sanmamız… İşte tüm bunlar, ilişkileri bir satranç oyununa çevirir. Her hamle stratejik, her geri çekilme bir savunma mekanizmasıdır.

Oysa belki de insan ilişkileri, satranç değil de bir halk oyunu gibi düşünülmeli… Adım adım birbirine yaklaşmayı, birlikte ritim tutmayı, düşmeden denge kurmayı gerektiren bir dans gibi. Kimi zaman aynı anda ileri, kimi zaman biri geri… Ama hep birlikte.

Peki ne yapmalı?

Belki de ilk adım, beklentileri azaltmak değil; anlayışı çoğaltmak.
Sözleri değil, niyeti duymaya çalışmak.
Suskunlukları yargılamadan, birer çağrı gibi görmek.
Ve affetmeyi öğrenmek; kendimizi de, başkalarını da…

Çünkü sonunda hepimiz aynı şeyi arıyoruz:
Anlaşılmak, sevilmek, kalınacak bir kalp bulmak…

Ama önce, kendi içimizde barış yapmalıyız.
Yoksa hiçbir ilişkide gerçek bir barış sağlanamaz.

İnsan ilişkileri zor, evet.
Ama zor olduğu kadar da öğretici…
Ve bazen bir insan, tüm insanlığın özeti olabilir.

Bu yazıyı okuyan herkesin kalbinde bir kırgınlık varsa, bu satırlar bir yara bandı olsun. Belki geçmez… ama biraz iyileştirir.
Dr. Ruhsar Uçar

Çok Okunan Haber

BAŞKAN YILDIZ, HER GÜN BİR MAHALLEDE

Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, göreve geldiği günden bu yana katılımcı ve şeffaf bir yönetim …

Araç çubuğuna atla