Bugün Anadolu’nun dumanlı dağlarında bir dervişin niyazıyla uyanıyor yürekler.
Gönül kapılarını “Yetmiş iki milleti bir nazarda gören” bir öğretiyle aralayanlar,
Yüz yıllardır bu toprağın özünü mayalayan bir ışığın izinde yürüyor:
Alevi-Bektaşi irfan yolunda…
Bu yol, yalnızca bir inanç değil; bir ahlak, bir duruş, bir sevgi öğretisidir.
Kin değil aşk, ayrılık değil birlik, öfke değil şefkat taşır içinde.
Yol ehli olmak, gönül ehli olmaktır.
İnsanı “yaratılmışların en şereflisi” sayar; taşı, suyu, ağacı bile can bilir.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin “İncinsen de incitme” sözü, bu yolun pusulasıdır.
Yunus Emre’nin “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil” deyişi,
ibadeti gönülde arayan bir halkın vicdanıdır.
Çünkü bu topraklarda en büyük ibadethane gönüldür.
Ona dokunmak, hem kul olmak hem insan olmaktır.
Pir Sultan Abdal’ın: “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diye haykırışı,
zalim karşısında eğilmeyen, halktan ve haktan yana duranların direncidir.
Ve Şeyh Bedreddin’in “Yarin yanağından gayrı her şeyde, her yerde, hep beraber” çağrısı,
birlikte yaşamanın değil, birlikte bölüşmenin, birlikte özgürleşmenin haykırışıdır.
Bu yol, alın terini kutsayan, lokmayı pay eden,
sadece birlikte yaşamanın değil, birlikte adalet istemenin adıdır.
Ve Börklüce Mustafa’nın yolunda olduğu gibi,
dinlerin, dillerin, renklerin ötesinde bir kardeşlik sancağını taşımaktır can olmak.
Bugün bu toprakların bin yıllık irfanıyla uyanalım.
Kendini yüceltme, başkasını küçültme.
Fikre saygı duy, öze sadık kal.
Çünkü “eline, beline, diline sahip olmak” yalnızca bir öğüt değil,
bu toprağın vicdanıdır.
Bir millet olmak, tek bir kökten gelmek değil;
aynı toprağın bin bir çiçeğini tanımak, hepsini sevgiyle sulayabilmektir.
Alevi-Bektaşi yolu da işte bu çiçeklerin her birine aynı özenle dokunan yoldur.
Bugün, bir selamla, bir sözle, bir tebessümle gönüller arasında köprü kurma günüdür.
Çünkü biz, sırr-ı cem olanı bilenlerdeniz.
Kendini bilmeden kimseyi bilemeyeceğini öğretenlerdeniz.
Ve bu sabah, gönül bağına bir ilmik daha atma vaktidir.
Unutma:
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”
Dr. Ruhsar Uçar

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
