Son yıllarda çocuk oyuncaklarında dikkat çeken bir tasarım eğilimi var: Asimetrik, tek gözlü, tek dişli, kimi zaman garip ifadeli karakter figürleri… Bu tarz oyuncaklar, “yaratıcılığı teşvik ediyor” ya da “alışılmadık olanı normalleştiriyor” gibi gerekçelerle pazarlanıyor.
Ancak çocuk gelişimi açısından bu tasarımların etkilerini daha yakından değerlendirmemiz gerekiyor.
0–6 yaş arası çocuklar, çevrelerini tanımlamak ve anlamlandırmak için gördüklerini doğrudanmodel alırlar.
Bu dönemdeki çocuklar için oyuncaklar yalnızca eğlence aracı değil; aynı zamanda duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimlerini şekillendiren araçlardır. Oyuncaklarla kurdukları ilişki,kendilik algılarını ve başkalarıyla kuracakları ilişkilerin temelini oluşturur.
TEK GÖZLÜ TEK DİŞLİ ÖRNEK CANLILAR ?
Peki, sürekli tek gözlü ya da bozuk oranlı yüz ifadelerine sahip figürlerle oynayan bir çocuğun zihin dünyasında neler şekilleniyor olabilir? Elbette her oyuncağın “mükemmel” olması gerekmez.
Ancak kasıtlı olarak “bozukluk” estetiğiyle üretilen oyuncakların, özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklarda estetik algı, beden bütünlüğü ve duygusal temsil konusunda kafa karışıklığı yaratması mümkündür.
Dahası, bu tarz oyuncaklar çoğu zaman duygusal ifadeden yoksun ya da abartılı mimiklere sahip.
Bu da çocukların duygu tanıma, empati kurma ve yüz okuma becerilerini olumsuz etkileyebilir.
Oysaki bir oyuncak, çocuğun iç dünyasında güven, aidiyet ve huzur duygusu uyandırmalı; yüzündeki ifadeyle çocuğun duygusal gelişimini desteklemelidir.
Oyuncak üreticileri, “farklılık” temasını işlerken, çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalı.
Estetik çeşitlilik ile gelişimsel hassasiyet arasındaki denge iyi kurulmalıdır.
Ebeveynlere ve eğitimcilere düşen görev ise, çocuklara sundukları oyuncakları yalnızca renk veya popülerliğe göre değil, temsil ettikleri duygular ve gelişimsel katkıları açısından da değerlendirmektir.
Unutmayalım ki, bir oyuncağın yüzü, bir çocuğun iç dünyasında iz bırakır.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
