Kadın, dünyaya atılan ilk adım, bir
yaşamın ilk kıvılcımıdır. Onun varlığıyla
toprak nefes alır, su bereketlenir, insanlık
filizlenir. Ancak bu köklü güç, çağlar boyu
kesilmeye çalışılan bir ağacın dalları gibi
budanmış, sesleri susturulmuş, hakları
çalınmıştır.
Bugün hâlâ adını yalnızca gazetelerin
kara haberlerinde öğrendiğimiz kadınlar
var. Yaşamları yarım kalan, hayalleri
karanlıkta bırakılan, elleri kelepçelenen
kadınlar… Oysa onların her biri, sadece
kendileri için değil, dünya için de
vazgeçilmez birer yapı taşıdır. Çünkü bir
kadın eksildiğinde, aslında bir toplum
eksilir; bir kadın susmaya zorlandığında,
bir çağ geriye düşer.
Kadın hakları yalnızca yasalardan ibaret
değildir. Eşitlik, bir insanın doğuştan
taşıdığı hakkıdır. Ancak eşitlik, yalnızca
kağıt üzerinde var olamaz; o, her birimizin
hayatına dokunan bir bilinç, bir değer
olmalıdır. Bir kadının özgürce
konuşabildiği, yaşayabildiği, var olabildiği
bir dünya inşa etmeliyiz. Çünkü kadınlar,
sadece yaşamın bir parçası değil,
yaşamın ta kendisidir.
5 Aralık, bu gerçeği hatırlamak ve
hatırlatmak için önemli bir tarih.
Kadınların, haklarını savunmak için
verdikleri mücadelenin bir anımsatıcı
günü… Ama bu gün, yalnızca
kutlamaların ötesine geçmeli; kadınların
eşit ve özgür bir şekilde yaşayabileceği
bir dünya için bir adım olmalı. Çünkü
haklar, lütuf değil; insana olan
borcumuzdur.
Bu yazı, sesi kısılmış ama ruhu ayakta
kalan tüm kadınlar için. Onların direnci,
toprağa kök salmış bir ağacın inadıdır. Ve
o kökler, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin
filizlerini büyütecek kadar güçlüdür.
Kadınlar, sadece bir günü değil; her günü
hak eder. Çünkü eşitliğin kökleri kadındır.

Mersin Halk Haber Mersin Halk Haber
